24.03.2023

Banktan kalktım. Bu kez de fark edebildiğim bir varlık uğramamıştı yanıma. Belki birkaç böcek ya da binlerce polen dışında… Arkamda sadece biraz vücut ısısı bırakmıştım. Bir de belki bir tel saç, bir tutam tozlaşmış ölü deri ve banka tutunurken bıraktığım parmak izleri… Bu defa da kimseyle konuşmamıştım. Oysa bu zamanlar benim rastlantıya ayırdığım dakikalardı. “Belki,” dediğim anlar… Gidip okulu temizlemeye devam edecektim. Birkaç arkadaşla ancak bitirebiliyorduk koca binayı. Kimseyle bir sorunum yoktu. İş dışında pek konuşmazdım. Meşgul kalmaya çalışırdım konuşmamak için. “Gel otur azcık,” dediklerinde hep bir yerlerde bir bahane hazır ederdim. Onlar değildi aradığım, biliyordum. Dolayısıyla bir şey aradığımı …

Okumaya Devam Et

06.05.2018

Karın yağışını izlemek için bahçeye çıktığında, o an olduğu yerden başka bir yerde olmak istemediğini düşündü. Küçük ve çıplak bir bahçe olmasına rağmen yabani otların kokusu özgürlüğü çağrıştırıyordu. Ehilleşmemişliğin simgesiydi sanki bu koku. Zaten bu kokuyu sevdiği için özellikle bir bitki yetiştirmiyor, bahçeyi tamamen doğaya bırakıyordu. Karın yağışıyla birlikte bahçe daha da güzelleşmişti. Kar, yaklaşık bir ay boyunca yerde kalacak ve onu seyretmek dışında başka hiçbir işi olmayacaktı. İşsiz bir adamdı. İstifa etmişti, biraz rahat yaşamak istemişti. Birikmiş parası vardı. Kar henüz yerden kalkmamıştı; ama artık onu izlemek ona zevk vermiyordu. bahar olduğunda da yabani otların kokusu eskisi kadar güzel …

Okumaya Devam Et

25.03.2018

Sonsuz bir arayışın arayıcısıydı. Arayışın arayıcısı. Kalemin yazıcısı der gibi. Ya da kâğıdın yazıcısı… Evet evet, bu daha doğru bir tabirdi. Sonsuz bir arayışın arayıcısı olmak, hem zevkliydi; hem de umut kırıcı. Zevkliydi çünkü her zaman aranacak bir şey vardı. Dolayısıyla heyecan bitmiyordu. Ne var ki, aranacak şey hiçbir zaman bulunamıyordu. Dahası bulunamayacaktı. İşte bu da umut kırıcı tarafını oluşturuyordu. Ne arıyordu? Nasıl arıyordu? Ne aradığını bilmiyordu. Sadece aranacak bir şeyi arıyordu. Ne arıyordu? Aranacak bir şey… Nasıl arıyordu? Bir şey kaybedenlerin yanına gidiyor, onlarla birlikte arıyordu bazen. Bazen de sadece boş boş dolaşıyordu. Bir kere gözlüğünü arayan bir adamın …

Okumaya Devam Et

12.03.2018

Telefonunu açıp rastgele bir numara çevirdi. Ergenlerin yapacağı bir şeydi ama çok yalnız hissetmişti kendisini. Belki güzel, teskin edici bir sesten birkaç cümle duyduğunda rahatlayabilirdi. Bir an için kendisini yalnız hissetmekten kurtulabilirdi. Telefonun ucunda birisi olacak mıydı? Olursa ne diyecekti, bilmiyordu. Planlamamıştı bunu. “Alo…” İşte açmıştı birisi. Bir adam… “Şey, merhaba… Ben Suzan’ı aramıştım; ama…” Suzan da nereden çıkmıştı? Suzan isminde bir arkadaşı bile yoktu. “Yanlış numara hanım efendi.” Ne kadar da güzel bir sesi vardı bu adamın! “Peki, kusura bakmayın, iyi akşamlar…” İşte o da “İyi akşamlar,” diyecek ve telefonu kapatacaklardı karşılıklı. Burada bitecekti ve o kendisini yalnız hissetmeye …

Okumaya Devam Et