Hoş Geldiniz
Alanıma hoş geldiniz. Burada bulunan hikâyelere isim koymak yerine onları yazdığım günün tarihiyle belirtmeyi uygun buldum.
Canınız sıkıldığında her zaman değişen rastgele bir hikayemi okumaya ne dersiniz? Bazen insan sıkışıyor, yeni bir bakış açısına ihtiyaç duyuyor. Bunun için kitapların sayfalarını rastgele açmak, niyet çekmek, zar atmak gibi farklı herhangi bir şey yapmak isteyebiliyor. Siz de hikâyelerimi rastgele karıştıracağınız takvim yapraklarındaymış gibi hayal edip bu sayfayı yenileyebilirsiniz, her yenilemede başka bir hikâye...
Üstelik "Kim bu insan?" sorusunun yanıtı da olabilir bu hikâyeler. Bir insanın yaptıkları o insanın ta kendisidir çünkü.
Eğer bu hikâyelerin her defasında yenilendiği bağlantıyı favorilerinize eklemek isterseniz işte burada:
Menüden son yazılarıma ulaşabilirsiniz.
Aşağıdaki Telegram ya da WhatsApp kanallarıma katılıp yeni yazdığım hikâyelerin sıcak sıcak telefonlarınıza iletilmesini de sağlayabilirsiniz.
İsimsiz Hikayeler Telegram Kanalı İsimsiz Hikayeler WhatsApp Kanalıİlk e-kitabımı ücretsiz olarak indirip okumak isterseniz Dijital kitaplar'dan indirin.
"Vızıltı Flüt Islık İndir"Bu da Kitap Yurdu'ndan satın alabileceğiniz ilk romanım:

Rastgele Hikâye:
30.12.2019
Arkadaşıma sordum.
“Bana şu an düşününce mutlu olduğun, imrendiğin, sende olmasını istediğin üç şey söyle…”
“Güneş, deniz, huzur.”
Hiç düşünmeden ağzından fırlatıvermişti bunları.
Düşündüm…
Güneşten nefret ederdim. Varlığımın biricik sebebi oydu. İnsanlığın varlığının da… Ben olmasam ne yazardı! İnsanlık olacaktı ve ben olmasam da; benim nefret ettiğim şey olmuş bulunacaktı.
Yani ve kısacası, güneşten nefret ediyordum.
Denizden korkardım. Suyun bunca fazla olması fikri dahi beni korkuturken; bunu görmek ve böyle bir şeyin yanında olmak, buna maruz kalmak… Korkunun da üstündeydi benim nazarımda.
Dalgaların sesi hele… Beni dondururdu. Böylesine bir devingenlik karşısında donmayacaktın da ne yapacaktın ki?
Huzur ha!
Hazır olmak demekti huzur. Bense hiçbir şeye hazır hissetmiyordum. Dahası, hazır olamayacağımı iliklerimde biliyordum. Hazır olmak benim gibi huzursuz bir ruha göre değildi.
“Sen söyle,” dedi arkadaşım.
“Bir köpeğin ıslak burnunun teması, bir çiçeği suladığımda çiçek adına teşekkür eden toprağın kokusu ve para.”
“Para mı?”
Evet, paraydı. Para kötü bir şey değildi ki. Gerekliydi. Tıpkı diğerleri gibi.