Hoş Geldiniz
Alanıma hoş geldiniz. Burada bulunan hikâyelere isim koymak yerine onları yazdığım günün tarihiyle belirtmeyi uygun buldum.
Canınız sıkıldığında her zaman değişen rastgele bir hikayemi okumaya ne dersiniz? Bazen insan sıkışıyor, yeni bir bakış açısına ihtiyaç duyuyor. Bunun için kitapların sayfalarını rastgele açmak, niyet çekmek, zar atmak gibi farklı herhangi bir şey yapmak isteyebiliyor. Siz de hikâyelerimi rastgele karıştıracağınız takvim yapraklarındaymış gibi hayal edip bu sayfayı yenileyebilirsiniz, her yenilemede başka bir hikâye...
Üstelik "Kim bu insan?" sorusunun yanıtı da olabilir bu hikâyeler. Bir insanın yaptıkları o insanın ta kendisidir çünkü.
Eğer bu hikâyelerin her defasında yenilendiği bağlantıyı favorilerinize eklemek isterseniz işte burada:
Menüden son yazılarıma ulaşabilirsiniz.
Aşağıdaki Telegram ya da WhatsApp kanallarıma katılıp yeni yazdığım hikâyelerin sıcak sıcak telefonlarınıza iletilmesini de sağlayabilirsiniz.
İsimsiz Hikayeler Telegram Kanalı İsimsiz Hikayeler WhatsApp KanalıYeni çıkan e-kitabımı ücretsiz olarak indirip okumak isterseniz Kitap Cumhuriyeti'ndeki bağlantısına tıklayarak satın almanız da mümkün.
"İlk E-kitabım">Bu da Kitap Yurdu'ndan satın alabileceğiniz ilk romanım:

Rastgele Hikâye:
02.07.2018
Yanıyorlardı. Odunlar gibi yanıyorlardı. Fakat bu kez odunlar balık, alevler su olmayacak, orası bir göle dönüşmeyecekti. Böyle şeyler her an olmazdı çünkü ve bunun bir nedeni vardı. Bazı şeylerin tutarlı olması gerekiyordu. Yakanın da yananın da buna seyirci kalanın da alacağını alması gerekiyordu bu tür tutarlı sonuçları olan olaylardan.
Mucizeler zararlıydı. Eğer onlara inanırsan, kahredici bir umutla dolardı tüm zihnin ve bedenin beklerdi. Son ana kadar… Başka her şeyi unutarak beklerlerdi. Son soluklarını, fark etmeden verirlerdi. Boş bir umudun pençesinde. Oysa acıyı bile yaşamadan ölmek umudun yan etkisiydi.
Yanmışlardı ve yanmalıydılar da. Eğer yanmasalardı, bir mucizeyle kurtulsalardı, o zaman…
Nasıl anlayacaktık, nasıl idrak edecektik onların ateşperestliklerini? Nasıl bilecektik bir bedel ödenmeseydi, bu kadar taptıklarını şeytana? Öyle ya, ateşini kullanarak insan öldürmüşlerdi. Her çatırtıda şeytanın doygun kahkahalarına “Allah Allah” nidalarıyla eşlik ediyor, o mukaddes ismi groteskleştiriyor, şeytanın yanında o ismin hükmü yokmuşçasına bir tür alay malzemesiymiş gibi kullanıyorlardı ve bunu onun adına yaptıklarını iddia ediyorlardı. Ediyor gibi yapıyorlardı.
Bir mucize olsaydı, nasıl anlayabilirdik gerçek yüzlerini?