Tebeşirin tahtada çıkardığı sesi sevmez. Kötü hatıralar gelir aklına o saçma sapan “tssss tık tss tık tık tı tık tssss…” sesini duyduğu zaman. Bazen geriye çektiğinde tuhaf bir gıcırtı sesi olur ya, onu da sevmiyor. Tahta silme sesini de; sildikten sonra silgiyi tozdan arındırmak için bir yere vurulmasından çıkan o tok sesi de…
Tebeşir kokusunu nerede olsa alır. Oysa kokusu normalde yok gibidir. Nefret bazen farkındalığı arttırdığından olsa gerek…
Bir öğretmen o. İşinden istifa edip özel ders vermeye başlamış. Tüm çocuklara özel ders verir. Her düzeyden çocuk, onunla çalıştıktan sonra sıra dışı başarılı oluyor. İstediği ücret de ortalama. Tüm bu başarıya rağmen arttırmamış istediği ücreti.
Sırrı ne? Basit… Öğretmeyi sevmiyor, öğretmekten ziyade çocuğun düşünmesini etkinleştiriyor. Sonra çocuk alıp yürüyor.
Zaten istese de öğretemez; çünkü o… unutuyor. Bir sıkıntısı var hatırlamakla ilgili. Zaten onun için istifa etmiş işinden. Müfredatı öğretemez; ama düşünmeyi etkinleştirebilir.
İşte o da öyle yapıyor…