02.09.2020

Çok farklı bir işe imza atmak üzereydi. Birebir ölçülerinde bir heykel yapacaktı. Kendi heykelini… Buraya kadar farklı olan bir şey yoktu tabii. Farklı olan şey heykelin pozisyonuydu. Takla atarken elleri üzerinde durduğu pozisyonda durduracaktı zamanı mermerde. Ve daha da abartıp vücudun sadece serçe parmakları üzerinde durmasını sağlayacaktı . Yapılması imkânsız denecek kadar zor olacağı için mi böyle bir şey yapmak istiyordu? Hayır, yalnızca gerçek hayatta yapamadığı bir şeyi, yapmış olmak, hatta onun da üstüne çıkmak ve çok basit bir şeyi gerçekleştirememiş vücudunun bir şeyleri telafi etmesini sağlamayı arzuluyordu. Telafi etmeye çalıştığını dahi kimse düşünmemeliydi bile. O kadar olağanüstü bir şey çıkmalıydı ki ortaya… Sonradan gelen bir Rönesans sanatçısı gibi anılmalıydı insanların dillerinde. Her ne kadar serçe parmakları üzerinde duran bir heykel yapsa da hiçbir şeyi olduğundan daha büyük yahut küçük yapmayacaktı. Ne serçe parmakları; ne de vücudun ağırlığını azaltsın diye diğer organları.
Nasıl bir şey çıkacağını merak etmiyordu, biliyordu. Bu planı, gerçekleştirebileceğini bildiği için yapmıştı.
Heykelin karşısına geçip seyrettiğinde, daha yapmaya karar verdiği an içindeki ferahlığı henüz fark edebilmişti. Artık takla atamadığı için üzülmüyordu kırklarına gelmiş olan yorgun sanatçı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir