02.11.2018

Sokakları yamru yumruydu bu şehrin. Kuşlarının tüylerinin uçları kırılmıştı bakımsız kadın saçı gibi. Teker teker her biri…
Bu şehrin insanlarının konuştuğu dil de yamru yumru, eğri büğrüydü. Düşünceleri de…
Sadece gökteki yıldızlarının ışıkları dümdüz kesiyordu her şeyi. Güneşin ışıkları da…
Ne var ki, sokak lambaları her şeyi bozuyordu; çünkü onlar da yamru yumru, eğri büğrüydü.
Yalnızca gündüz parlayan yıldız ve gece ışıldayan yıldızlar, bir de o…
O da dümdüzdü.
Saçları uzun ve dümdüz, gözlerindeki bakışlar yumuşacık ve doğrudandı. Kıvrımları bile eğri büğrüden çok kıvrımlı olduğu için doğruydu.
Doğruydu işte…
Ona ait olan her şey doğruydu…
Bense, ona baktığımda doğru, başka bir şeyle ilgilendiğimde eğri oluyordum. Bu da içimi karartıyor, şeklimi bozuyordu.
Şeklim bozulmasın diye, ya bu şehirden ayrılacaktım ya ondan.
Bana kolay geleni yaptım. Şehirden ayrıldım.
Düz olmak güzeldi; ama yamru yumru, eğri büğrü olmak… farklıydı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir