03.05.2019

“Mecra Kitapçısı…”
Dükkanın adı buydu. Ücra bir yer bulabilmişti. Kirası ucuzdu. Emekliliğinden sonra oyalanacağı bir yer olsun diye ve okuyabilmek için tercih etmişti böyle bir dükkan açmayı. Bir şeyler kazanabilmek de cabası olacaktı.
Öyle olmamıştı ama… Kazanamamıştı. Kitaplar tozlanmış, kira ve fatura ödemeleri aydan aya cepten verilmiş, sermayesi git gide eksilmişti. Yine de devam etmişti işine. Aylardır bir tek kitap satamasa bile…
Bir gün, dükkanının önüne yaşlı bir sokak şarkıcısı gelip; hiç duymadığı bir şarkıyı icra etmeye başladı kemanı eşliğinde.
Kadının sesi de; kemanınki de gürdü. Çıkmaz sokağın duvarlarında yankılanıyor, uzaklara ulaşıyordu.
Ve… insanlar geliyordu akın akın. Dükkana da giriyordu bir kısmı. Kitaplar alınıyor, sohbetler bizzat demlediği çay eşliğinde içiliyordu.
Bir gün kadın da katıldı bu sohbetlerden birisine. O zaman sordu.
“Neden burası?”
Ne zamandır merak ediyordu; ama muhabbeti olmadığı için soramıyordu.
Kadın yüzüne bakmadan verdi yanıtını:
‘Bu dükkanda senden önce ben enstrüman satmaktaydım. Başarısız oldum…’

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir