03.07.2020

Toplantıdaydılar; ama onun tek yaptığı karşısında oturmuş bir şeyler konuşan adamın resmini çizmekti. Söylenen hiçbir şeyi dinlememişti. Zaten oraya neden geldiğini de bilmiyordu. Onun ne işi vardı ki o masada?
O bir sanatçıydı. Şiir yazar, resim yapar, keman çalardı. Bu şirkete de neden arkadaşlığını devam ettirdiğini bile bilmediği bir arkadaşının yardımıyla, yaratıcı, aslında kreatif, üretim müdürü olarak getirilmişti. Kreatif Üretim Müdürlüğü…
Saçmalıktı bu. Daha önce böyle bir şey hiç duymamıştı. Zaten ne yapacağını zerre kadar anlamamıştı.
Yine de… doğrusunu söylemek gerekirse açlıktan ağzı kokuyordu çok uzun zamandır. O kadar zayıflamıştı ki, içten içe şikâyet ettiği, neden arkadaş kaldığını sorguladığı arkadaşı olmasaydı hâlâ açtı.
Sol çaprazında oturan, onunla devamlı uğraşan adam bu kez de çizdiği resme dikkat kesilmişti. Onu yakından izler, orada olduğunu onaylamadığını her fırsatta kinayelerle belli ederdi. Aslında adam onunla uğraşmakta yerden göğe kadar haklıydı. Çok çalışkan, zeki bir adamken, ki öyleydi, kendisinin hiçbir şey yapmadan aynı parayı kazanmasına kızıyor olmalıydı. Haklıydı…
Adam resme dikkat kesilmemişti aslında. Portrenin yanındaki tuhaf desenlere bakmaktaydı. Tuhaf yaratık figürleriydi bunlar. Mitolojik yaratıkları andıran, eşsiz kombinasyonlardaki vücut parçaları bulunan figürler…
Göz göze geldiklerinde adam gülümsemişti. Gerçek bir gülümsemeydi bu.
toplantı biter bitmez ona iş çıkışında bir yerde buluşmayı teklif etmişti. Tuhaf gelse de kabul etmeye karar verdi. Nasıl olsa yapacak bir işi yoktu.
Yemekte biri daha vardı. Söylediğine göre bir hediyelik eşya atölyesinin sahibi… Eşyaları alır, tasarım figürlerle süsleyip; dükkânlarında sattıklarını; ya da yepyeni tasarımlar yaptıklarını söylemiş, kendisini de daha iyi bir maaşla tasarımcı olarak işe alabileceklerini eklemişti.
Toplantıda çizim yaptığı kâğıdın fotoğrafına bakarak kararını vermişti atölyenin sahibi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir