04.10.2018

Öyle kurtlarını döken birisi hiç olamadım ben. Hiçbir düğünde, diskoda ya da barda oynayamadım. Şu, entelektüelitelerine halel gelmemesi için düğünlerde kıpırdamayıp disko ve barlarda deliler gibi zıplayan, rock’n’roll çalan nostaljik kulüplerde kurtlarını döken tiplerden de sanmayın beni ha.
Ya da şu, klasik müzik veya arabesk dinleyen, jaz ve şarap; ya da rakı eşliğinde bir nevi demlenen tiplerden…
Rahatlamak için hiçbir formülüm yoktu. Belli bir yaşayışa göre hareket etmiyordum ve bunu da bir yaşayış tarzı olarak belirlemiyordum.
O an ne aklıma gelirse onu yapıyordum. Bunu diyorum ama öyle çeşitli şeyler gelmiyordu aklıma. Bazen rahatlamak için bir hayat kadınının yanında alıyordum soluğu mesela; çünkü o zaman beni seks rahatlatıyordu. Elbette seks delisi bir adam değildim. Bazen de bir çimenlikte kıvrılıp uyumak, toprağın tüm elektriğimi almasına izin vermek geliyordu içimden ve onu yapıyordum. Kimi zaman aklıma istediğim, canımın çektiği malzemeleri alıp tuhaf tuhaf karışımlarla yemekler yapmak geliyordu. Maceraya atılmak yani.
Diğer yandan da; arkadaşlarımın çoğu tek tip yaşardı. Mesela biri vardı, ne zaman yemek yediğine tanık olsam her defasında lahmacun olurdu öğünü. Biri vardı, hep aynı şeylerden bahsederdi.
Plaklar, koleksiyon yaptığı kitap baskıları… ama hiçbirinin içeriğinden bahsetmemişti şimdiye kadar. Sorduğumda da geçiştirivermişti bir şekilde her defasında.
En tuhafı bunlardan hiçbiri değildi. Aralarındaki en tuhaf insan, Bahtiyar’dı. Aslında adıyla uyuşup uyuşmadığını onun ismini duyan herkesin bir kere olsun düşüneceği kadar tepkisiz bir adamdı. Bahtiyar olduğu için mi bu kadar tepkisizdi; yoksa gerçekten umursamıyor muydu hiçbir şeyi? Nasıl adı bu kadar duygu yüklü birisi böylesine duygusuz olabilirdi?
Bunları onu her gördüğümde aklımdan geçirmekten kendimi alamıyordum. Ta ki bir arabanın tepesinde oturmuş, elinde bir fotoğrafla onu tesadüfen görene dek.
Güneşin batmakta olan ışıkları arabaya oturduğunda fotoğrafı daha net göstereceği için seçmişti orayı muhtemelen.
Küçük bir fotoğraftı. Vesikalık fotoğrafın bir kademe büyük olanı…
Neyi, hangi anında dondurup onu bu kadar mutlu ettiğini hep merak ettiğim…
Onu rahatlatması için hep o dondurulmuş anı kullanıp kullanmadığını…
Kırılmaz, kıvrılmaz, şeffaf bir kabı olan bir fotoğraf…
Hep kullanılacağı belli olan…
Ama belki de o kadar kullanılmayan…
Sakin bir adamdı çünkü Bahtiyar.
Rahatlamaya ihtiyacı olma ihtimali bile pek olmayan…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir