O adamla yalnızca bir defa karşılaşmıştık ve bunun bir kez daha olacağına dair hiçbir umudum yoktu. Aradan beş yıl geçmişti ama o arada sırada rüyalarıma giriyordu. Biliyorum, eşyanın tabiatına aykırı. İnsan böyle şeyleri uzun süre hatırlamaz. Hem de küçük bir an boyunca tesadüf etmek dışında veri yoksa… Ama ben bu saçma kısalıktaki anı hatırlamak bir yana özlüyor, o hiç tanımadığım adamla tekrar karşılaşmak için birçok şeyi feda edebileceğimi hissediyordum.
Şu hayatımda bundan başka tuhaf şey yapmışlığım yoktu biliyor musunuz? Son derece normal bir insandım. Sıradan… Sevgililerim de olmuştu bu arada. Dört tane… Üstelik içlerinden birisiyle bir buçuk yıllık bir ilişkim olmuştu. Bu epey uzun bir süre değil mi? Yani yoksunluk çektiğim falan yoktu. Ya da ne bileyim, iflah olmaz bir romantik değildim.
Yine de o adamla bir defa daha karşılaşmayı hiçbir şeyi istemediğim kadar istiyordum.
O anı size de anlatayım da görünüşte ne kadar sıradan olduğunu anlayabilin.
Döner de satan küçük bir büfede yüksek bir bar taburesinde, uzun bir masada yan yana yemek yemiştik. İkimiz de döner yemekteydik. O benden sonra gelmişti oraya. Yemeğini son derece yavaş yiyen insanlardandı. Ben de aksine hızlı yerdim. Aç olmamama rağmen iki ıslak hamburger daha sipariş etmiş, onları da hızla yemiştim her zamanki gibi. O ise, olması gerektiği gibi, dönerini bitirir bitirmez gitmişti. Hiçbir şey konuşmamıştık.
Bu kadardı işte. O yere göğe sığdıramadığım karşılaşma bu kadardı.
Adamın her şeyini anımsayabiliyordum. Ağzından çıkmayan şapırtıyı bile…
Öyle sanıyordum ki, televizyondaki doğal bir kalabalıktan bile seçebilirdim onu. Evet, abarttığımın farkındayım. Yine de… Öyle hissediyorum işte, ne yapayım!