Kırbacı belinden çözüp bağlı olan çocuğun göz hizasında çeşitli şekillerde kıvırmaya başladı. Sanki gölge oyunlarıyla küçük kardeşini ya da çocuğunu güldürmeye çalışıyordu. Yüzünde muzip bir gülümsemeyle, önce bir sincap resmi yaptı bileklerinin hareketleriyle. Kırbacı şaklattıktan sonra bir de ayıcık yaptı. Sonra küçük bir çöp adam… Çocuk, ağzı açık onu izliyordu. Nasıl bu kadar hünerli olabiliyordu? Kırbaç çok uzundu. Aniden çöp adamın çocuğa göre sağ kolu, çocuğun şaşkın yüzünde kırmızı bir iz bıraktı.
Çocuk çığlık bile atmadı, şaşkındı.
Kırbaç bir an bile durmamıştı. Bunu yaparken ağzından bir tek sözcük çıkmamışsa da; kırbaç yeterince konuşuyordu zaten. Hareket ederken çıkardığı ıslık sesi kendisini anlatmak için kafiydi. Ve şaklamaları…
Böylece, kırbaçla bir masalı canlandırırken çocuğu yavaşça öldürdü.