Tamı tamına bir saatte yanan mumlar yapardım. Dikkatle hazırladığım kalıplar ve ninemin formülü sayesinde çok zor bir şey değildi bu. Bir de mumun içinde kontrollü bir şekilde yanmasını sağlayan şeffaf bir hazne yapmam gerekiyordu. Bu hazneyi içinde şeker bulunduran havada kuruyup katılaşan, tamamen organik bir hamurdan yapıyordum.
Ninem öldükten sonra, yaptığım mumları dakikalara bölmüştüm. Otuzu küçük, biri büyük yıldızları uzunlamasına yapıştırdığım bir tasarım oluşturmuştum. Böylece yanmamış yıldızlara bakıldığında kalan zaman hakkında fikir sahibi olabiliyordu insanlar.
Tüm işim buydu. Saniyeleri bile bilmemize yarayan modern saatlerin olduğu bu devirde bir saatte yanıp kül olan mumları kimin aldığını soruyorsunuz kendinize büyük ihtimalle. Yaşlılar, çocuklar
Parti planlamacıları, el yapımı olduğu için alıyor çoğu…
Küçük bir dükkanım var. Orada sadece bu mumları satmasam da kendi eserim olan tek şey onlar.
Kimya falan okumadım. Oysa ne kadar da isterdim! Başarılı da olurdum hem. Lise tahsilim bile yok. Tüm işi mum yapmak olan basit bir kız olduğumu düşünüyorsunuzdur. Eh, öyle göründüğü doğru. Yine de… bana biraz daha yakından bakarsanız pek de öyle olmadığımı göreceksiniz. Tıpkı kimyanın içine dikkatle gizlediğim büyüyü hissedebileceğiniz gibi…
Teknolojinin hüküm sürdüğü bu günlerde tek bulunamayan şey olan büyüyü sattığım için, bunu az ya da çok fark edebilenler alıyorlardı mumlarımı. Tabii ki büyü olduğunu zihinlerinde kavrayamıyorlardı. Ruhlarındaki büyüyü hatırlayan bir şey onu gördüğünde tanıyordu sadece belli belirsiz. Ruh zihnin diliyle konuşmadığı için ona büyüden bahsedemiyordu. Zaten, ancak ve ancak ruhla zihnin aynı dilde konuşmasıyla büyü yapılabilir. Oysa insanlar ruhun bir dilinin olduğunu bile anlamaz çoğu zaman.
Her neyse, yaptığım büyüler de siparişe göre değişse de çoğunlukla insanlarda olmayan ya da olması gerektiğinden çok daha az rastlanan huzuru sağlayan büyülerdi.
O gün, benim gibi büyü yapabilen biri gelmişti dükkanıma; ama galiba bunu bilmiyordu. Bazen bu da olabilir. Ruh ve zihin aynı dille konuşsa da birbirleriyle anlaşabileceklerini bilmezler. Komşusuyla konuşamayacak kadar utangaç olan biri gibi. Öyle olunca zihinle bedenin aynı dili konuşması her şeyi çözemeyebiliyor tahmin edersiniz ki.
Ben de ona bir mumun sözünü verip; ertesi gün yanıma geleceği sözünü aldım.
Anlaştıktan sonra derhal işe koyuldum.
Ruha ve bedene, ayrı ayrı cesaret verecek bir şeyle başladım önce. Sonra biraz huzur…
Aklıma gelip işe yarayacağını düşündüğüm tüm büyüleri hazırladıktan sonra mumu yapmaya başladım. Yaptım; ama diğer mumlardan bir farkı vardı. O mum yandığında haberim olacak ve bu sayede ben de kendime bir mum yakacaktım ve o da isterse, bağlanacaktık birbirimize ruh ve bedenen. Böylece ikimiz de yalnız hissetmeyecektik.
O benim rastladığım, büyü yapabilme potansiyeli olan ilk kişiydi ve ondan haberdar olmamak benim için hiç iyi olmazdı. Bu susayan birisinin önündeki suyu içmemesi gibi bir şeydi.