Kasırgadan çıkmışa benzeyen bir halle girdi kapıdan. Şimşek kokuyordu ve şimşek gibi çaktı zihnimde. Böyle bir aciliyet… Ne kadar da büyüleyiciydi!
“Peçeteniz var mı?”
Ona çantamda taşıdığım, henüz açılmamış paketi uzattım hemen. Yüzüme bile bakmadan alıp çıktı. Acaba ne yapacaktı?
Yüzüme bakmaması rahatsız etmemiş, tersine hoşuma gitmişti. O aciliyete leke sürerdi yüzüme baksaydı çünkü. Onda hoşuma giden o aciliyetin ta kendisiydi.
Hayata yakından kenetlenmiş bir insanın tutamaçlarına bir çekiç de ben sallamıştım sağlamlaştırmak için.
Uzun bir ömrün, bir koca kârı daha…