Sabah hafifçe uyanmalı insan. Yüzünü yıkadı mı üzerinde olan az biraz ağırlık uçup gitmeli suyla. Oysa ben…
Kimse, bizim hatun bile görmez ama ben koskoca otobüsle uyur kalkarım. İncecik kadın nasıl ezilmez otobüsün altında şaşarım. Nasıl sığar küçücük o yatağa koskoca otobüs? Kalktığımda yataktan ağır ağır kalkarım. Manevra yapmaya çalışır gibi. Tavandan sekeceğimi, evi yıkacağımı sanırım. Üzerimde bir otobüsün olduğuna, o koltukta çakılı olduğuma işte bu kadar inanırım.
Bakın, mantıksızlık falan değil bu. Uydurma, hayal etme falan da değil.
Nasıl anlayabilirsiniz ki? Siz mi anlayacaksınız beni?
Eğer bugün o herif bana
“Acele etsene be adam!” demeseydi…
Belki bir on yıl boyunca onunla yatar, onunla kalkardım. Yüzümü yıkadığımda aynada onu görür, ağırlığını vücudumdan suyla atamazdım.
Şimdi işsizim. Olsun, ne yapacağımı çok iyi biliyorum. Yıllardır hesaplıyorum… Yarış pilotu olacağım. Tabii hemen yapmazlar beni pilot. O kadarını biliyoruz. Ama en yakında bir ralli ekibine girip sıfırdan başlayacağım.