Yumuşacık bir eleştiri… Beni gördüğünde yüzünde hep o ifade oluşurdu. Muhtemelen fark ettiğimi bile anlamamıştı ama fark etmiştim bir kere. Yüzündeki ifadelerinin sığ bir çanağa atılan bir taşın her belli olması kadar net bir şekilde anlaşıldığını biliyor muydu? Kendisi hakkında bu malumata sahip miydi acaba?
Bilmem… Ama bence değildi. Haberi bile yoktu bundan. Birçok şeyi çok uzaktan sezen ve anlayan biri olarak kendisi hakkında onu hiç tanımayan bir çocuğun bile anlayabileceği bir şeyi hiç bilmiyor oluşu ne kadar da heyecan verici bir çelişkiydi değil mi? Vallahi bence öyleydi, aynen öyleydi…
Beni neden böyle yumuşacık ama kesin ve gevşemeyen bir eleştirellikle süzerdi acaba? Ona bir türlü soramadım. Belki de cesaretsizliğim yüzünden eleştiriyordur.
Eh…
Asla da soramayacağım… Bugün öldüğünü öğrendim. Batıl bir insan olmayı becerebilseydim… Ruh falan çağırırdım. En azından bir denerdim. Geç kalmış bir soru olsa da denerdim işte. Ama onu bile beceremiyorum. İnanmayı…
Belki o eleştirel bakışın sebebi inançsızlığımdır…