13.05.2022

Çocukluğuna ait hatırladığı ilk şey vazelin kokusuydu. Annesi çok severdi vazelin sürmesini. Elleri çabuk çatladığından ve en ucuz krem olduğundan bunu kullanırdı. Bir gün, yine annesinin dolabında olan bir pamuk poşetinden biraz pamuk koparıp vazeline bulamıştı. Elindeki pamuğa bulanmış vazelinin cıvıklığı o kadar hoşuna gitmişti ki…
Hep bir avuç vazelin ve biraz pamukla oynamaya başlamıştı. Onu top şeklinde şekillendirip ellerinde oynamak çok hoşuna giderdi. Bazen küçük, kaba hatlı bebekler yapardı. Hatta onlara “Topik,” demeye başlamış, bu annesiyle arasında bilinir bir sözcük hâline gelmişti.
Sonra bir gün çakmağı keşfetmişti. Mutfak çakmağının güvenli uzun başıyla kendisine zarar vermeden her şeyi yakacağını sanmıştı.
Topikleriyle oynarken kötü bir şey yapmış bir topiğini sözde biraz yakarak cezalandıracaktı. Oysa öyle olmamıştı. Topikler çok güzel yanmışlardı. Seyretmeye doyamamıştı. Ev yanmış, evden sadece o kurtulabilmişti çünkü annesi ve apartman sakinleri uyuyorlardı. Her şey çok kısa bir sürede olmuştu hem. O bile çok zor kaçabilmişti. Annesini kaldırmak aklına bile gelmemişti çünkü kaçacağı dakikaları topiklerin yanışıyla nasıl kocaman bir yangın başlatışını seyretmekle harcamıştı.
İşte bu içindeki piromani hastasını ortaya çıkarmıştı. Artık götürüldüğü yetimhanelerde hep yangın çıkıyordu. Topikleriyle oynamaktan hiç vazgeçmemişti. Ama hiç yakalanmamıştı da.
Büyümüş, bir markette çalışmaya başlamıştı.
Malları yerleştirirken pamuk kolisini forkliftle taşırken yırtmıştı. Pamuklar yere dökülmüştü. Gece yarısı olduğu için hiç kimse görmeden pamuk poşetlerini teker teker yırtmış, marketteki vazelinleri açmış ve kocaman topikler yapmıştı. Sonra da bir çakmak atımı…
Bu kez marketten çıkmamış, yanarlarken topiklerine sonuna kadar eşlik etmek istemişti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir