15.03.2018

Çıtını dahi çıkarmadan orada, o koltukta oturmak zorundaydı. Aksi taktirde daha kötüsü olacaktı. Ödeyeceği bedel, git gide ağırlaşacaktı. Neden bir bedel ödemek zorunda olduğunu bir türlü anlamasa durum böyleydi ve bu durumu kabullenip kabullenmemesi hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Daha önce değiştirmediğine göre…
Koltukta otururken; herkesin sırayla gelip onun ne kadar işe yaramaz birisi olduğunu söylemesi, onun da bunları itirazsız dinlemesi gerekiyordu. Herkes, otuz kişiydi. Otuz kişinin teker teker, o gün hissettiği tüm olumsuz hislerini toplayıp bir çöp tenekesine boşaltırcasına boşaltmasına tahammül etmesi gerekiyordu.
Kişiden kişiye değişen bir seyir işliyordu bu durum. Bazıları hep aynı şeyi sayarken; bir kısmı onu gözlemleyip o gün yaptığı her şeyle alay ediyorlardı. İyi şeylerde bile bir kötülük buluyorlardı. Bir sakarlık, bir kötü niyet… Olumsuz herhangi bir şey…
Bazıları da ona kendi söylediklerini tekrar ettiriyordu.
“Ben bir pisliğim de…”
Bu tam bir yıldır böyle devam ediyordu.
Ne var ki, o gün öyle olmamıştı. O gün herkes onu övmeye başlamıştı. Kötü yaptığına adı gibi emin olduğu konularda bile övüyorlardı. Hem de aynı kişiler…. İlginçti… geçenlerde nefret ettiklerini söyledikleri şeyleri şimdi övüyorlardı. İnanılmaz bir şeydi bu.


Bir yıl da böyle geçti. Övülmekten de nefret etmişti. Güvensizliğine güvensizlik katıyordu ve övüldüğü şeylerin çoğunu bilerek kötü yaptığı şeyler oluşturuyordu. Yani ne yaparsa yapsın övülüyordu.
Doğru şeyler yapmaya karar verdi ama yine de övüldüğü zaman hoşuna gittiği anlamına gelmiyordu.
Bir yıldan sonra ona gerçeği açıkladılar. Okuduğu okulun kuralıydı bu ve söz konusu otuz kişinin hepsi bu aşamadan geçmişti. Kendisinin de dahil olduğu bu grup, lider olmak için seçilmişti ve bunun için eğitiliyorlardı. Bu da müfredatın önemli bir parçasıydı.
Oysa o bir lider falan olmak istemiyordu. O insanların sosyal yalanlarını önemsemek istiyordu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir