16.01.2019

Oturun da anlatayım size, sevinçlerinde ve hüzünlerinde; teselli edilmek ya da mutluluklarını pekiştirebilmek için, sadece ve sadece kendi ellerini tutarak rahatlayanların hikayelerini.
Öyle yaparlar; çünkü bilirler başkası olmadığını kendilerinden başka. Bilirler olanların teker teker eksileceğini. Bilirler, yalnızlığın bakiliğini.
Elbette hayatlarında başka insanlar da vardır ve hepsine değer vermektedirler. Birçoğunun aksine, verdikleri kıymetin her zerresi gerçektir çünkü bilirler sahte olanın acısını. Sahte olana tahammülleri yoktur. Aslına bakarsanız, onun için, en gerçek şeyi kendilerinde buldukları için, sadece kendi ellerinde bulurlar rahatlamayı. Sadece kendileridir anlayan kendilerini…
Her ne kadar öyleymiş gibi görünse de ellerini kavuşturmak değildir onlarınki. Savunmasız hissettiklerinden değildir. Yalnız hissettiklerindendir… Daha da doğrusu, daima yalnız olacaklarını en başından anlayıp kabullendiklerindendir. Hiç kimsenin farklı olmayacağını daha en baştan bildiklerinden; hayattan ne alabileceklerse almak durumunda olduklarını bildiklerindendir. Beklenti olmadan…
İnsanlara sadece gerçeği vermeye çalışıp kendileri olarak mutlu olabildiklerindendir. Ya da en azından, bunun için çalışarak… Böyle yapmak zorundadırlar çünkü parazitin içinde kendilerini bulmak da zorlaşmaktadır. Öyle zamanlar olur ki, kendilerini parazitin, bataklığın içinden ancak ellerinden tutarak bulabileceklerdir.
İşte bunun için, insanın kendini bile bulamadığı bir zamanda, yapmaları gereken, en azından yapmaları gerektiğini düşündükleri tek şeyi yaparlar bu insanlar…
Kendi ellerinden tutup o mükemmel daireyi oluşturmak…
Bir olay ya da değişen bir şey beklersiniz bu hikayenin sonunda belki; ama bu ağır gerçeğin kendisidir asıl hikaye.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir