Hamama gitmekten hiç hoşlanmazdı. Zaten hiç gitmemişti. Birlikte yıkanmak çok özel bir şeyi paylaşmaktı ona göre. Bunun çıplaklıkla falan ilgisi yoktu. Bu, mahremiyetle de sanıldığı kadar ilgili değildi onun için. Rahatlamak… Tamamen bununla ilgiliydi. Bedenini dinlenmesi için bırakıp; zihniyle bilinmedik ya da çok bilindik, onun orasına tamamen anlık karar verecekti, alemlerde dolaşması için izin verecek kadar güveneceği insanlarla birlikte olmak o kadar kolay değildi onun için.
Banyo yapmak zihnen, ruhen de temizlenmekti ona göre.
Sabunla değil, kille temizlenmeyi severdi çoğunlukla. Sabunla temizlenecekse, kendi yaptığı sabunları kullanırdı. Yıkandığı suyu vanilya çubuklarıyla kokutmayı severdi. Yıkanmak onun için bir ritüeldi.
Hakiki keçi kılından yapılmış kese kullanırdı daima. Ne var ki o gün, ilk defa hamama gitmeye mecbur kalmıştı; çünkü çok sevdiği bir arkadaşını kıramamıştı. Zaten ona güvenebileceğini bildiğinden de kabul etmişti. Gerçi insanların böyle bir şeyi neden istediğine de akıl sır erdiremiyordu. İşte bu da erkekler ve kadınlar arasında ayrı ayrı yapılan ama ortak olan bir ritüeldi.
Hamama girip soyunduklarında, hiç kimsenin tamamen soyunmadığını gördü. Peştemal giyineceğini unutmuştu. Öyle ya, kimse kimseye güvenmiyor, herkes herkesten içten içe utanıyordu. Peştemalini giymedi. Soyunmamıştı da… Hamama hiç girmedi.
Tebrikler