Takva sahibi insanların şu hiçbir derdi yokmuşçasına, delişmen bir bir rüzgâr gibi oynayan köçeği oynarken ruhlarının tuhaf arzularla ağırlaşması ne kadar da tuhaf geliyor.
Arzularda doğal olmayan hiçbir şey olmasa da onlardan nefret edişleri o kadar sıra dışı ki. Oysa oynayan köçek kendi arzularını kabullendiği için ne kadar da rahat.
Hafifliği yakasından yeninden taşıp damlacıkları bir parfüm gibi üzerime siniyor. Artık ben de rahat hissediyorum.
Oysa arzularımla hiçbir sorunum yok. Gerçekten… Ne olabilir ki.
Benim gibi bir kadının arzularla onları gerçekleştirmeye çalışmak dışında nasıl bir sorunu olabilir?
Evet, kendi arzularımla sorunum mutlaka olurdu, Onları bilebilseydim eğer…