19.06.2023

Başını kaldırıp yukarı baktı. Bir şey görmeyi beklemiyordu. İstediği şeyi göremeyeceğini biliyordu. Ümidi…
Onun tarafından sevilmek konusunda zerrece ümidi yoktu. Ama bir gün bu o anki kadar önemli olmayacaktı. En azından bunun bilgisiyle teselli olabilirdi değil mi? Öyle olmayacağı belliydi ama bunu aklına getirmek bile kendisini geleceğe hazırlamak doğrultusunda işe yarayabilirdi. En azından yüzünü geleceğe dönebilirdi.
Olmuyordu. Tek gördüğü şey onun yüzüydü. İfadesiz, ona karşı umursamaz çehresinin karşısında ruhu eğiliyordu. Dağılmıyordu ama. Çok şükür…
Kötü birisi değildi o. Sadece, umursamazdı. Hoş umursasa ne değişecekti? Onu sevmemeye devam edecekti. En azından bu şekilde hiçbir surette ümit etmiyordu. Bu da aslında onun kendisine yaptığı en büyük iyilikti. Varlığı dışında…
***
Aylar geçmişti.
Bir gün elinde bir kilo elma yürürken karşılaştılar. Koşup selam vermek istedi ama yapmadı. Yanına gelen o olmuştu. Sarılmak için kollarını açan…
Kollarını açarak karşılık verdi, sarıldılar. Gelecek çoktan gelmiş, geriye sadece dostluğu bırakmıştı. Ne de olsa eskiden iyi dost olmuşlardı.
Kendisini yokladı, onu sevmekten nasıl olmuş da vazgeçebilmişti? Yok, onu hâlâ seviyordu. Ona aşık olmaktan nasıl vazgeçebilmişti? Kalbini bir daha kontrol etti. Silahını kontrol etmeye alışkın bir polis gibi. Yok, o ateş orada yoktu.
Nasıl?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir