Keşke birisini kendim için sevmeseydim sadece. Yani evet, insana en yakın kişi kendisi, hatta ‘kişi’ diyecek kadar dahi ayrı değil insan kendisinden ama işte… içimdeki romantik kadın keşke birisini kendim için sevmeseydim sadece, diyor.
Onu her görüşümde, Ezgi Aktan’ın ‘bundan İbaret’ini dinliyorum. Tabii görür görmez değil… Zihnimde görüşünde ve fırsatım olabildiğinde yapıyorum bunu. Tabii ki resmen görüyorum; ama gördüğümden çok daha fazla zihnimde görüyorum. Eh, buna ‘aşk’ demiyorlar mı? O da böyle bir şey değil mi zaten?
Ah!
O bunları aklına bile getirmiyordur. Bilmiyor ki… Bilse de…
Bilse ne güzel olur diye geçirsem de içimden, tam olarak istemiyorum bunu. Engeller olduğundan mı? Hayır… Onu kendim için sevdiğimden sadece.
Eğer kendim kadar onun için de sevebildiğim birisi olursa, ancak o zaman…
O zaman söylerim sevdiğimi birisine. Karşılık gelmesi ya da gelmemesi önemli olur mu bilemiyorum ama…
O beni sevdiğini söyledi. O… Sadece kendim için sevdiğim kişi…
Evlendik…
Her gün onu düşünürken dinlediğim şarkı çalıyor yatak odamızda. ‘Bundan İbaret’
Ve ben… Artık yalnızca şarkıyı dinlerken sadece kendim için sevmeyeceğim birisinin hayalini kuruyorum.
Yaşlandım…
Neden onunla evlendiğimi anlayamadan ölmekten korkuyorum.
Hâlâ o şarkıyı dinliyorum…
O çoktan öldü; ama ben aramıyorum. Yaşlandığım için mi? Sanmıyorum…