Onu bulduğumda erkeğimin başında duruyordu. Elinde binlerce kere saçına bağladığım saç bağı vardı. Ortasındaki taş batmakta olan güneşin ışığını çoğaltıyor, ışıl ışıl parlıyordu. Aşağıya bir daha baktım. Kocam ölmüştü. Başında duran adamın diğer elindeki hançer hala böğründe saplı duruyordu. Hançerin titremesine ve yüzündeki acıya bakılırsa, ölmeden katilini yaralayabilmişti. Onun hakkındaki ilk düşüncem ne kadar da genç olduğuydu. Daha ondan nefret etmeye bile başlamazken… Sonra acı geldi… Yıllarımı geçirdiğim adamın kaybı bana dev bir sığır gibi çarptı. Boynuzları kaburgalarımı ezmişti sanki. Sonra bir daha baktım bu yüze. Elindeki değerli taşa sevinemeyecek kadar sağlığından endişe eden, gençliği yaptığı şeyi hafifletmeyen yüze… Kalktım. …
Ay: Ekim 2022
27.10.2022
Kalktım. Yatağım çok yumuşaktı, birazdan ne yapacağımı düşündüğümde kalkmak çok zor geliyordu. Yine de kalkmıştım işte. “Aferin!” Sesin nereden geldiğine bakmama gerek yoktu. O daima göz hizamda olurdu. Bir şey demedim. Bana aferin demesi umurumda değildi. Kendi derdim bana yeterdi. Çırıpçıplak soyunup iç çamaşırlarımı dahi giymeden hiçbir dikişi, düğmesi, fermuarı ya da buna benzer bir aksesuarı olmayan, çok uzun bir şeritetenibaret giysimi vücuduma dolamaya başladım. Toplam yirmi bir metreydi ve onu vücuduma doladığımda kendimi bağırsakla sarılmak zorunda olan bir kangal sucuk gibi hissederdim. Yine de hareketlerim sanıldığı kadar kısıtlı olmazdı. Onu giymekte ustalaşmıştım. Şeridin rengi kırkızıydı ama biraz daha afili …