25.05.2023

“Habil’in Kanı ha? Bu bitki her yerde bulunmaz kızım. Bulmak hiç kolay değildir. Çok büyük bir dağın zirvesinde, büyük bir kayanın altında bulmuştum bir zamanlar. Belki hâlâ orada bitiyordur. Belki… O dağın yerini sana tarif edebilirim, kayayı da işaretlemiştim. Üzerine bitkiyi oymuştum. Eğer kış kıyamet silmemişse oradadır.” Gide gide bir kasabaya gelmiş, kahvede, eski bir peykeye yığılmış yaşlı bir adamdan işitmiştim bu sözleri. Onun tarifine uyup yola çıkmıştım. Onu arıyordum çünkü. İşime yarayacak tek şeyi… Habil’in Kanı’nı. Ancak efsanelerde duyulmuştu bu bitkinin adı. Hiç gören olmamıştı. Onu gören bir tek kişiye rastlamıştım, dermansız o yaşlı adama… Belki de şimdi yaşamıyordu. …

Okumaya Devam Et

23.05.2023

“Bu kez ne oldu?” “Bilmiyor musun? Anımsamıyor musun?” “Ne oldu?” “Seni çağırıyorlar.” “Kimler?” “Of, sırtıma bin de gidelim işte.” Birilerinin beni çağırmalarından hoşlanmıyordum. Hem de tam uykumun derinlerine demir atmak için kolumu kaldırmışken. Boynuma baktım, yoktu. Tabii ki olmayacaktı. Boynumdan çıkmış, kanlı canlı bir at olmuştu. Bir tek boynuzu ve kanatları olan, mitolojilerdeki atların melezi olan bir at. Onu yıllar önce bir pasajdaki bir gümüşçüden almıştım. Alelade bir yerdi işte. Sonra yıllarca hiçbir şey olmadı. Ta ki böyle bir davete kadar. O zaman da böyle ete kemiğe bürünmüştü. Boynuzuyla bana dokunana kadar anlamamıştım bile. Kahve içerek şu an hatırlamadığım şeyler …

Okumaya Devam Et

22.05.2023

Kurutulmuş Trabzon hurmasının tadını merak ettiğini söylemişti bana bir sohbetimizde. Kuruyemişçide görünce alma ihtiyacı hissedip pahalı olduğunu umursamadan satın alıveriyorum. On tanesi iki yüz lira. Adet olarak da satılmıyor bu meret. Ama olsun, görünce çok mutlu olacak. Bana söyledikten sonra umarım tadına bakmamıştır. Bakmışsa bile beğenmiştir ama umarım ilk defa tadarken görebilirim onu. O mutluluğunu izleyebilirim. O beğenip beğenmeyeceğini ağzına götürdüğü her santiminde kendi kendisine merak edişini, ben de izleyebilirim. Ve umarım sever. Çünkü sevdiği bir şeyi ona vermiş, onu ilk kez tatmasına sebep olmuş kişi olmak isterim. İş yeri evime yakın. Zaten bugün izin günüm olduğundan yanına gidip onu …

Okumaya Devam Et

09.05.2023

Sabah hafifçe uyanmalı insan. Yüzünü yıkadı mı üzerinde olan az biraz ağırlık uçup gitmeli suyla. Oysa ben… Kimse, bizim hatun bile görmez ama ben koskoca otobüsle uyur kalkarım. İncecik kadın nasıl ezilmez otobüsün altında şaşarım. Nasıl sığar küçücük o yatağa koskoca otobüs? Kalktığımda yataktan ağır ağır kalkarım. Manevra yapmaya çalışır gibi. Tavandan sekeceğimi, evi yıkacağımı sanırım. Üzerimde bir otobüsün olduğuna, o koltukta çakılı olduğuma işte bu kadar inanırım. Bakın, mantıksızlık falan değil bu. Uydurma, hayal etme falan da değil. Nasıl anlayabilirsiniz ki? Siz mi anlayacaksınız beni? Eğer bugün o herif bana “Acele etsene be adam!” demeseydi… Belki bir on yıl …

Okumaya Devam Et

08.05.2023

Yolda kimseye bakmadan yürüyorum. Eskiden insan yüzlerine bakmayı severdim. Hayvanlara ve bitkilerin büyüyüşlerinin farklılıklarına da… Oysa artık uzun zamandır kendi düşüncelerimde bakacak daha iyi şeyler buluyorum. Şimdi değilse de genel olarak böyle. Şimdi kafamın içinde iyi bir şey bulmak zor, aramıyorum bile. Sadece kendi zihnimden çıkmayı arzu ediyor, gitmek zorunda olduğum yere, işime doğru gidiyorum. Orada ne yapacağım ki! Birkaç hesap, bir iki cümle laf… Yarım ekmeğin içine doldurduğum türlü çeşit şeyle yaptığım bir tostu bitirecek lokma sayısını bilmesem de bilmem kaç lokma yemek… Sonra adımlarımın büyüklüklerine göre ya da gittiğim yola, alışverişe gidip gitmeyişime göre değişen birkaç yüz adım …

Okumaya Devam Et

01.05.2023

Bir restoranın telefonunun bulunduğu bir magnet bulmuştu yerde. Nedense onu alıp bakma ihtiyacı duymuştu. Renginden ötürü mü? Eh, kahverengi bir magnetti. Üzerindeki resimden dolayı mı? Yok, magnet yerde ters duruyordu. Onu neden yerden aldığını kendisi de anlayamamıştı. Magnetteki restoran evine yakındı o da ıslak bir mendille silip cüzdanındaki kartvizitler arasına koyuverdi onu. Eve gidince unutmazsa buzdolabına yapıştıracak, ihtiyacı olduğunda da kullanacaktı. Ki yemek yapmaktan anlamadığından çoğunlukla böyle şeylere ihtiyaç duyardı. Normalde yaptığını yapıp eve gider gitmez cüzdanındaki magneti buzdolabına yapıştırıp akşam için bir kişilik epey bol malzemesi olan pizza, patates kızartması ve tatlı olarak sufle sipariş etti. Siparişi getiren adam …

Okumaya Devam Et