30.11.2023

Kendi tasarımı olan bisikletinin direksiyonuna hafifçe abanarak her gün hızla geçerdi o yoldan. Kısa boylu ve tıknazdı. Yaz kış sağlam bir hasır şapka takardı. Ağzında eğreti duran sönmüş bir pipo bulundururdu. Bazen dişlerinin arasında bilinçsizce çekiştirirdi piposunu,bazen de sağ ya da sol yanağına sıkıştırırdı onu. Her zaman kot pantolon ve kalın bir kazak giyerdi. Kazağı genelde siyah olurdu. Kot pantolonu da buz mavisi. Tertemiz giyinirdi. Yuvarlak bir yüzü vardı adamın. Yeşil gözleri… Bembeyazdı saçları. Genelde aynı saatlerde görünürdü. Her sabah, saat tam 06.30’da orda olurdu. Bilirdim bunu ve gözlerdim yolunu. Bir acayiplik vardı onda. Dalgın ama yine de her an …

Okumaya Devam Et

29.11.2023

Küçük Prens’in tilkisini bilir misiniz? Ben kendisiyle çok küçükken; bir kasette tanışmıştım. Küçük Prens’e evcilleştirilmekten bahsediyor, her gün aynı saatte yanına gitmesini salık veriyordu. Ona alışması için. Onun tarafından evcilleştirilmek için… Daha o zamanlar tüylerim ürpermişti. Çocukken dahi korkmuştum evcilleştirilmekten. Zihnimde öyle yer etmiş ki, büyük bir farkındalık oluştu zihnimde sevgiyle ilgili. Daha doğrusu çoğu insanın sevgi zannettiği, oysa karşısındakini evcilleştirmeye çalışmaktan ibaret olan o şablonu görmeye başladım. Bir hayvanı neden evcilleştirirsiniz? Kendi ihtiyaçlarınızı karşılamak için. Bir insanı sevdiğinizde ne olur? Onun ihtiyaçlarını önemsersiniz. Aslında bu kadar basittir bu ayrım. Yazıyı uzatmak, örnekler vermek çok mümkün; ama bu yazıyı işlevsel …

Okumaya Devam Et

28.11.2023

Yalnız hisseden insanlar için yapıldım. Bedenimi oluşturan her bir parça, onları daha az yalnız hissettirmek, yalnızlıklarını her temasla azaltmak, bir süreliğine unutturmak niyetiyle yapıldı. Kendisi de yalnız hisseden, becerikli biri tarafından… Sağlamdım. Yıllardır yağmur altında kalsam da üzerimdeki boya bile kalkmamıştı, yeni boyanmış gibiydim, kirlenmez ya da paslanmazdım. İnsanların yalnızlıklarıyla arkadaştım, kalabalıktım. Ya da bazı hayvanların… Yuvasından düşen bir kuş ayaklarımın dibine kadar sürüklenebilmişti bir gün. Orada huzurla ölebilmeyi ummuş, yaşlı bir kadın tarafından kurtarılmıştı. Birkaç milyon anlığına, hem kadın hem de kuş kurtulmuştu böylece. Terk edilmiş, tek başına nasıl yaşayacağını bilmeyen bir sürü köpek gelmişti bana. Bir süreliğine onların …

Okumaya Devam Et

28.11.2023

Burası bir sahil kasabası. Sahil kasabaları nasıl olur? Özellikle balıkçılıktan başka geçim kaynağı yoksa… Yoksul olur tabii. Güneşten kapkara olmuştur bura insanının teni. Tuz kurutmuştur… Tepeme binen güneşe bazen yumruk sallamak gelse de denizin kokusu mutlu bir adam olmam için yetip artar. Yorgun ama mutlu… Bir de ağlarımda balık olursa… *** Sepetimi alıp balık satmaya gittiğim bir gündü. Yani her zamanki gibi bir gün. Balık satmak için kilometrelerce yürürdüm. Ayaklarım su toplardı. Kollarımda sepeti saatlerce taşıyacak gücü bulmak mucizevi bir şey olurdu. Dinlenmek, işkenceyi uzatmaktan başka bir işe yaramayacağından, bir balıkçının o sabır dolu yoğun bekleyişini takınmasam, bu sıcağa ve …

Okumaya Devam Et

27.11.2023

Bir insanın size karşı tercih edildiğini bilmek ne kadar da utanç verici gelir insana. Oysa biraz düşünürse insan bunun utanç vericilikten uzaktan yakından ilgisi olmadığını anlayabilir. Oysa dürtülerimiz ya da korkularımız bunu irdelemeye izin vermez. Daha doğrusu korkularımızın peşinden gideriz biz ve bunu düşünmeye zaman bile vermeyiz kendimize. Oysa sadece kendimizi bizim sevmemiz gerekmektedir. Diğerleri gelip geçicidir. Ulaşmak istediğimiz sevgi de mülkiyet kavramına dahil edileceğinden her mülk gibi bu da ağırdır ve kendisine ait bir bedeli vardır.

Okumaya Devam Et

24.11.2023

“Ne istediğini, istediğin şeye ne kadar ihtiyaç duyduğunu hiçbir koşulda belli etmeyeceksin!” Nefret ediyordum! Bu kuraldan nefret ediyordum! Her şeye rağmen yaşamak için uygulamam gerekiyordu onu. Blöf yapamıyordum. Böyle olunca da açlıktan nefesimin kokmadığı bir tek gün olmuyordu. İstediğim hiçbir şeye ulaşamıyordum! Bana göre değildi çok istediğim bir şeyi istemiyormuşum gibi yapmak. İhtiyacım olan bir şeye yokmuş gibi yapacak kadar rol yapma kabiliyetim de yoktu. Yani ne yaparsam yapayım bu kuralı uygulamak konusunda umutsuz vaka olacaktım ömrüm boyunca. O gün, sokakta amaçsız bir şekilde sürtüyorken karşılaştım onunla. Bir baykuştu… Her şeye rağmen, yani baykuş gibi görünse de; görünüşünde, tepeden tırnağa …

Okumaya Devam Et

23.11.2023

Kar yağıyordu. Çocuk elindeki büyük çuvalı sürükleyerek kulübesine gitmeye çalışıyordu. Ayaklarının ve sürüklediği ağır çuvalın karda bıraktığı izleri takip eden bir leopar vardı arkasında. Leoparın karda bıraktığı izler çok hafifti. Çocuk arada bir arkasına bakıp leopara gülümsüyor ve tekrar yoluna devam ediyordu. Çuval gerçekten çok büyüktü. İnce olmasına rağmen dayanıklı bir bezden dokunmuştu. Tıka basa doluydu. Çocuğun beline kadar geliyordu. Çocuk orta boyluydu. Zayıf ve kaslıydı. Kasları sicim gibiydi. Kemikleri dayanıklıydı. Yüzü, elleri, bilekleri ve boynu, yani vücudunun giysilerinin örtemediği kısımları güneşin ve rüzgarın etkisiyle yıpranmıştı. Giysileri hayvan postlarından, eğrilmemiş yünden, işlenmemiş bitki liflerinden ve kemiklerden müteşekkildi. İçinde bulunduğu şartları …

Okumaya Devam Et

22.11.2023

Tiyatro sahnesinde bir tiyatro izlemekteyiz birlikte. Sessiziz doğal olarak, hiç hoşuma gitmese de. Oysa tiyatroya onu davet eden benim. Biletleri alan, oyunu seçen… Oysa bunun hiç iyi bir fikir olmadığını salonda, oyun başlama zilini işitip sustuğumuz an fark ettim. Onunla birlikteyken neden ondan uzaklaştıran bir şey yapmak istedim ki? Neden birbirimize henüz doymamışken düşüncelerimizin birbirimizinkinden uzaklaşmasına sebep olacak bir şey teklif ettim? Oyun başlıyor… Kadını başka bir kadınla, adamı koşulsuzca, belki çaresizce seven bir kadınla aldatıyor adam. İlk kadın uzaklaşmış, başka bir yere gitmişken. Belki adamdan uzak oluşu katlanamayacağı kadar zor geldiğinden, belki de basitçe macera aradığından. Acaba yanımdakinin aklına …

Okumaya Devam Et