Henüz paslanmamış, teneke bir sandığın içinde duruyordu deniz kabukları. Bir sürü, bir sürüydü. İçlerinde güzel de vardı gösterişsiz de. Onları bir araya getiren özel bir arayışta değildi anlaşılan. Ama içlerinde bir tane vardı ki, o kendisinin farkındaydı. Yanlış anlamayın, o da bilmiyordu güzel ya da gösterişsiz olduğunu, ayırt edemiyordu o da bizler gibi. Yine de vücudunun sınırlarının farkındaydı, yanındakileri de fark edebiliyor, onları, içindeki boşluk sayesinde işitebiliyordu. Onları toplayıp oraya koyan onun kim olduğunu bilmiyordu. Oysa keşke bilseydi. Belki o sandığa sürüyle deniz kabuğu koymasının sebebini de öğrenirdi.
Ay: Ocak 2024
17.01.2024
İştahımı kaybetmiş bir aşçının cömertliği cömertlik sayılır mı?
05.01.2024
Zor geçecek bir güne hazırlanmak belki de o günden çok daha sancılıdır. Evet evet, öyledir. Ertesi gün erkenden kalkılacak, güne hazır olunacaktır. Oysa bir gün önce, tüm korku ve kuruntular art arda dizilmiş ve hiçbir notası önceden kararlaştırılmamış, karmaşık bir müzik eşliğinde defileye çıkmışlardır. Yalnızca bir kişi için… Tanıdık bir insanı tanınmaz hâle sokan büyüleyici kıyafetler, gösteriyi seyredeni fazlasıyla etkiler. Gözlerini her birine ayrı ayrı dikip teker teker hepsini ciddiye alır. Oysa hepsi aynı kişidir. Ciddiye aldığı şeyler kişiler değil kıyafetlerdir. Seyrettiği onlarca kişi kendisi, ciddiye aldığı yüzlerce şey de kendi yarattığı kıyafetlerdir. Oysa ertesi gün yaşayacağı şeylerde kendisi çok …