"Birinci Bölüm">
"İkinci Bölüm">
"Üçüncü Bölüm">
"Dördüncü Bölüm">
“Ailemi çok seveceksin. Eminim ki konuşmak isteyeceğin en uygun insanlar onlar. Yani biziz…”
“Kendi ailemle bile konuşmaya alışık değilim ben. … Dur bakalım. Zaman ne gösterecek hep birlikte yaşayacağız. Daha iyileşmedim bile.”
“Haklısın.”
Kuzgunun ayakları benden çok daha sağlam basıyordu toprağa. Oysa o bir kanatlıydı. İçimden yaptığım iğrenç espriye yine içimden kızdıktan sonra aklıma geldi. Acaba kuzgunlar kendilerine ya da ne bileyim… yavrularına isim veriyorlar mıydı? Şayet veriyorlarsa onun ismi neydi? İyileştiği aan gidecekse bile yolda öylesine karşılaştığın birisinin dahi ismini sormaz mıydı insan?
“Sana ismini sormadığım şimdi aklıma geldi.”
Tuhaf bir şekilde öttükten sonra sustu.
“Eee?”
“Söyledim ya…”
Yine öttü. Muhtemelen aynı şekilde. İsmi oydu işte, o ötüş. Taklit etmeye çalıştım.
“Oldu mu* İsmini doğru söyleyebildim mi?”
“Hayır… ama bana o şekilde seslenebilirsin.”
“Tamam… Merak ediyorum da… isminin anlamı nedir? Belki kendi dilimde ona benzer bir şey derim sana.”