24.03.2020

Bir ülkenin askeri yoksa, eskiden savunmasız olduğu düşünülürdü. Oysa teknoloji gelişmesine rağmen hala insanlar asker olarak görevlendirilmeye devam ediliyor. Gelişen uygarlığa karşın hala bir şeyler öldürülüyor. Yani bir ülke asker yetiştirmiyorsa hala savunmasız olarak görülüyor.
Benim ülkem hariç tabii…
Ülkem neresi? Ben kimim?
Ülkemin yeri hiçbir haritada yok. Benim adım da öyle… Madem öyle, varlığımı sizlere nasıl kanıtlayacağım? Aslında bir kanıta gerek görmeden; sadece anlatacağım.
Adı önemli değil. Dilimin nasıl olduğu, topraklarımdaki iklim çeşitliliği…
Hiçbiri önemli değil hepsini merak ediyor olsanız da. Yine de anlatacağım. Tüm ülkelerde yaşayan bir halkım var benim. Bir milletim… Benim milletim diğer ülkelerin içinde birer parazit gibi yaşıyor. Vergilerini vermeden; bir kimliğe sahip olmadan; askere gitmeden yaşıyorlar üstelik. Gittikleri bir üniversite yok. İlkokul bile yok. Sadece insanların gözlerine ilişen gövdeler olarak aklınızda yer tutabilirler. Diğer insanlarla ilişki kurmama gibi bir geleneğimiz var çünkü. Daha doğrusu, sadece kalıcı ilişkiler kurmak yasak. Zaten bir şekilde iletişim kurmak zorundayız, bunu taktir etmemiz gerekir.
Yaşadığınız bölgede, bir çiçek satıcısını bir defa gördüyseniz, muhtemelen o benim ülkemdendi. Her zaman gittiğiniz bir yolun bir köşesinde bir müzik aleti çalmaya başladıysa biri, birkaç kuruş umuduyla ve bir daha uğramadıysa oralara, onun benim ülkemin bir sakini olduğuna kalıbımı basabilirim rahatlıkla.
Merak etmeyin, biz Akılda Barınmayan Diğerleri, yeni bir ABD olacağız başınıza.
Görüşmek üzere!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir