O gün de bahçemde kazanım kaynıyordu.
Marmelatlar ve reçeller yapıp satıyorum da… Büyük bir meyve bahçesi olan bir arkadaşım var, yani meyveler daha az masraflı oluyor. İki ortak bu şekilde geçinip gidiyoruz.
Arkadaşımın işi kolay, o sadece meyveleri yetiştiriyor. Bense hem yapıyorum hem de kavanozları satılacakları mercilere götürüyorum.
İşte o gün de marmelat için çekirdeklerini aldığım vişneleri kaynatıyordum.
İçine prefabrik bir ev kurduğum küçücük bir arsam vardı. İşte orada bulduğum odun ve ufak tefek şeylerle ateş yakıyor, tüpten tasarruf ediyordum.
Kazanın başında beklerken kitap okuyordum ki onu gördüm. Sayfayı çevirirken gözüme ilişivermişti. Bir kurttu. Ormana yakın bir yerde otursam da hiçbir yerde kurtların buraya kadar indiğini işitmemiştim. Üstelik etrafımdaki insanlarla çok fazla konuşurdum ve son derece geniş bir çevrem vardı. Eğer satış yapmak istiyorsanız böyle olmalı.
Hem kurt buraya, ateşin yanına neden gelmişti ki? Ortalık soğuk değildi. Martın ortasındaydık ve yağmur bile yağmıyordu. Yani nisan gibi bir marttı. Hayvan da öyle rahattı ki, sanki beslediğim bir köpekti. Onu gördüğümü fark edince yüzüme baktı. Amber rengi gözlerinde neredeyse sevgi vardı. Bir kurt nasıl oluyor da bir insana bu kadar yakın davranabiliyordu?
Hem de benim gibi nabza göre şerbet veren, hiç de dürüst olmayan birisine…
Aç mıydı? Meyvelerin kokusu merakını mı celp etmişti? Evde et yoktu, ekmek yiyeceğini sanmıyordum. Kurttan hiç korkmadığım için kalkıp eve girdim. Dolaba baktım, el yapımı peynir vardı. Biraz kesip elime aldım. Tabağa hacet yoktu. Dışarıya çıkıp kurdun önüne kadar geldim. Hiç umurunda değildi. Peynire değil de yüzüme bakıyordu. Peyniri önüne koyduğumda bakmamıştı bile. Yine eve girip ellerimi yıkadım. Geldiğimde peynir bitmişti. Kurt sere serpe uzanıyordu.
Kitabıma devam ettim.
Akşam bir arkadaşım eve gelirken hareketlendi ve gözle göremediğim bir hızla kaçtı. Arkadaşım yerine yerleşince tekrar yerine geçmişti. O kadar rahat olmasa da yine de orada bekliyordu. Arkadaşım yaklaşınca hırlıyordu. Yani beni sevmişti. Bu da beni epeyce gururlandırmıştı doğrusu.
Ama neden? Beni neden bu kadar sevmişti?