26.04.2023

Yatağımın altında kolayca sürünebileceğim bir açıklık var. En ucundaysa çekebileceğim bit halka… İşte onu çektiğimde sığ, dikdörtgen bir çukura açılan bir kapağı kaldırmış oluyorum. Tıpkı bir tabut gibi bu kutu. Tek farkla, bu tabut sağlam çelikle güçlendirilmiş, su yerine binlerce yumurtanın akı kullanılmış sağlam betondan.
Bu tabutta az beslenmiş gibi görünen, son derece yakışıklı bir adam var, bir delikanlı…
Peki onu bu tabuta kapamamın sebebi ne olabilir? Eh, inanmayacağınızı bilsem de söyleyeceğim.: Kendisinin yüzlerce yıl yaşamış bir zombi oluşu…
Biliyordum… Bana inanmayacağınızı umuyordum zaten. Umarım inanmamışsınızdır. Aksi takdirde benden korkarsınız, bunu istemem.
Benim yaşımı bilmek ister misiniz? Hıh… Nasılsa inanmayacaksınız. Tam beş yüz kırk altı yaşındayım.
Zombinin kâkülünden kopardığım saçlarla bu kadar yıl yaşamayı becerdim. Daha kâkülündekiler bile tükenmedi. Hoş, kendisini yenileyebildiği için saçların kalmaması gibi bir sorunum yok. Bir keçiyi kurban edip kanını emmesini sağla yeter. Bir zombiyi iş görür kılmak için yeter.
On yıllar önce bir adam ona silahla ateş etmişti. Eski bir tüfekle… O zaman bile yaralanmamıştı bile. Yani sevgili zombim son derece dayanıklı ve sadıktır. Bir güdümlü füze mermisini bile ağzını açıp yutabilecek kadar güçlü… Ama bu anorektik hâlinden bir türlü kurtulamadı. Eskiden çok daha iriydi. Benim kocamdı. Onlarca savaş kazanmış, kimse tarafından sırtı yere getirilememiş bir savaşçı… Benim dışımda…
Aslında onu bir zombiye dönüştürmek aklımın ucundan bile geçmezdi. Böyle bir şeyin ancak masalcıların anlattığı olağan üstü masallarda olabileceğini düşünürdüm. Ama o, yani kocamın bizim kulübemize girerken yakaladığı yaşlı kadın, bana her şeyi anlatmak zorunda kaldı. Kocamı öldürmekten beter etmiş, onu büyülemişti. Elinde bir tutam saçından ördüğü bir tasma vardı. Kocamın saçları gür ve uzundu. O kadar gürdü ki, doğduğundan beri saçları kesilmeyen gürbüz kocakarılardan bile gürdü…
İşte bu sayısız saç telinden sağlam bir tasma örmüştü. Hem de bir anda. Hayret etmiştim. Ve kocam onu yakaladığında ben de ona yardım edip bu sağlıksız görünen ve bambaşka işe dalmış olan yaşlı kadını yakaladık. Aksi takdirde kesinlikle elimizden kurtulabilecek kudrette olacağını sonradan anlamıştık. Oysa şans eseri onu kocamın köpeğini bağladığı demir zincirle bağlamıştık ve güçleri demir karşısında epey yetersizdi.
Ama yapacağını yapmış, kocamı bir zombiye çevirmişti. Ona yaptığım işkenceler sonucu bana her şeyi anlatmak zorunda kalmıştı. Güya kocamı kontrol edebilecek durumdaydı ama onu bağladığımız zincirin demiri yüzünden bunu yapamıyordu. Bilahare, ona hiç ihtiyacım kalmadığını anladığımda, kolayca boğup öldürdüm. Böylece kocamın kontrolü elime geçmiş oldu. Ve ben, aslında kocamın acısına çok kolay son verecek güçteyken bunu yapmadım.
Neden yapayım?
Kocamı sevdiğimden mi? Yapmayın yahu…
Acısına son verecek şey ne mi?
Haydi canım yapmayın, bu kadar aptal olduğumu sanmıyorsunuz değil mi?
Size neden söyleyeyim ki?
Hem size ne? Nasıl olsa beni öldürüp onu kontrol edemezsiniz. Bunu çoktan engelledim. Onu niye kurtarmak isteyesiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir