İnsanları öldürür, mumyalar ve ancak o zaman konuşabilirim onlarla. Yani sizinle sevgili mumyacıklarım…
Canlı insanlarla konuşamam, bunu hiç başaramadım. Eğer yapabilseydim, onları neden öldürüp mumyalamaya zahmet edecektim ki? Yani neden sizleri yaratmaya zahmet edecektim? Emin olun herbiriniz bana o kadar çok şeye mal oldunuz ki…
Bu arada, canlı insanlarla uzaktan da konuşmayı denedim. Önce telefondan… Numarayı bile çeviremedim. Melodik her dıt, endişemi arttırdı ve altıncı rakamda ahizeyi kafama vurmaya başladım.
Mektup… O da olmadı. Adresi yazarken kalemi dişlemeye ve gırtlağıma doğru itmeye başladım. İyi ki kusma refleksi var insanda! Eğer o olmasaydı…
Bilgisayarla tanışır tanışmaz onu da denedim. Açamadım bile… O fan sesleri… Sonra sessiz bir dizüstü bilgisayar buldum ama bu kez klavye sesi… Sonra dokunmatik bir tablet…
Bu kez de parmaklarımın camdaki hissi… Ekranı kırıp camı tırnaklarımın içine içine itmek, emin olun hiç iyi bir deneyim değildi.
İnsanları nasıl seçiyorum?
Yani benim sevgili mumyacıklarım, sizi nasıl seçtiğimi biliyor musunuz?
Hayatını değiştirip sakin bir okyanus kıyısında yaşamaya çalışan yorgun insanlar gelir buraya. Hepsi de yorgun olduğunu, hayatın kendilerine çok kötü davrandığını zanneder. İmdatlarına ben yetişirim. Dilsiz, dolayısıyla sessiz, her işlerini görmeye gönüllü bir köle… Yani bir yardımcı…
Çoğu tek başına bir iş yapmamıştır. Ya da uzun süredir yapmadığından hamlaşmıştır. Dinlenmek isterler ve her şeylerini bana yaptırırlar.
Evvet sevgili mumyacıklarım… Sonunda benim kölelerim olacaklarını bilmeden; köleliğimin tadını çıkartırlar. Ta ki… Küçücük bir huysuzluk yapana kadar… Yaptığım bir şeyi beğenmeyene kadar… Bu mutlaka olur benim ketumlaşmış mumyacıklarım. Bu mutlaka olur… Çünkü onlar… her istediklerinin yapılmasına alışkındırlar, mükemmeliyetçidirler…
İşte o zaman… Siz doğarsınız… Ama tabii ki önce olgunlaşmak için beklemeniz gerekir işkence tezgahında. Yani mumya rahme düşer. Başka bir deyişle, insanlar yavaş yavaş ölür…
Sonra olgunlaşır… Bir sürü süreç işte. Zaten hepiniz yakından şahit oldunuz bu sürece kendi bedenlerinizde.
Ve sonra, siz doğarsınız… Doğar doğmaz, sonsuz gevezeliğime hizmet etmeye başlarsınız…
Sonra başka birisi gelir, her şey yeniden başlar. Bir kardeşiniz daha olur.