27.01.2021

“Rivayet olunur ki, bir gün yarım akıllı bir kadın gelip; herkesi bir araya toplayacak ve insanlar bolluk ve bereket içinde yaşayacak. İşte o zaman başka âlemler açılacak ve insanın savaşı orada sürecek.”
***
Onun bu rivayetten haberi yoktu. Haberi olsa da umursamazdı. Neden umursasındı ki, o yarım akıllı bir kadındı sadece. Rivayetin işaret ettiği kişi olmasının nedeni ve sonucu buydu.
Bir ırka mensup olan insanlar sadece kendi ırklarındakikilerin bir araya gelip başkalarına karşı birleşmeyi isterdi.
Hatta birçok insan çağa uymadan eski, kullanılmayan sözcükleri kullanırdı.
Millet yerine “budun” derdi meselâ ama anlamayanlar olabilirdi. Çoğu zaman kendilerini açıklamaya çalışırlardı. Birisine kızdıklarında, ona “çaşıt” derlerdi; ama fitneci ya da casus insanlara çaşıt dendiğini çok az kişi bilirdi.
Dinlerine ait olan kelimeleri taklit ederlerdi anlamadan. Oysa kuralları uygulamazlardı. Çünkü kendileri bile anlamazlardı.
İnsanların her şeyi elden ele, gönülden gönüle dolaştırdıklarından; ya da zorla baskıyla kabul ettirdiklerinden ve bunun ırksal bir şey olmadığından haberleri yok muydu?
Sözgelimi “tamu” sözcüğünün aslının avestadan geldiğini bilmezler miydi?
İşte bu yarım akıllı kadının umurunda bile değildi bu tür şeyler. baskın bir kimliği yoktu.
Zaten onun için tüm insanları birleştirmek vardı kaderinde.
Ama kader değişkendi. Bu yazıtı bilip; onun gerçekleşmemesi, en azından gecikmesi için bu kadına bir kimlik vermek amacıyla gelmişti adamın biri.
Onu yarım akıllılar sınıfına dahil olduğunu anlatarak zincirlesin diye.
Ait olmak kolaydı. Rahatlardı insan. Bir yarım akıllı da olsa; bu rahatlığı seçen kadının da hayatını kolaylaştırmıştı. Rivayet biraz daha beklemek zorunda kalmıştı gerçekleşmek için.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir