Her iyi davranışımda kavanoza bir kuru fasulye atardı annem çocukken. Fasulyelerin kavanoza atılırken çıkarttığı sesi severdim. Onları yemek amacıyla biriktirmediğim belliydi. Kavanozu salladığımda duyduğum şıkırtı için biriktirirdim. ‘iyilik’ dendiğinde hep şıkır şıngır arası bir ses işitmemin nedeni buydu.
Sonra, herhalde kafam soyut şeylere bastığı anda, iyi davranışlardan bahsedip onlar için fasulye almak saçma geldi bana. Davranışlarımın reklamını yapmak mıydı bu, sorgular hale gelmiştim zira.
Fasulyeler atıldı, kavanoz ortadan kayboldu.
Yıllar sonra; çok, çok kötü bir günde, o günün kötülüğüne inat bir espri yapıvermiştim kendiliğimden. Öyle adam akıllı espri yapabildiğim söylenemezdi. Hatta espri konusunda gereksiz derecede müşkülpesent olduğum bile söylenirdi insanlar tarafından.
Ne var ki, o gün iyi bir espri yapmıştım ve herkes gülmüştü katılırcasına.
Kötü bir günü, muhteşem hale getirivermiştim. İşte o an, o şıkır şıngır arası sesi tekrar işittim.
Bir arkadaşımın bana şeker getirdiği, turuncu bir kavanoza o esprim için bir boncuk attım. Fasulyeler yemek içindi sonuçta. Boncuklarınsa belli bir amaçları yoktu.
Ve yaptığım her esprim için atıyorum bir boncuk. İrili ufaklı bir sürü boncuğum var kavanozda. Eşsiz bir ses işitiliyor salladığımda.