Birileri tarafından sevilmek…
Neden değerli olsun ki?
Yani ne kadar sevildiğinizi asla bilemeyecekseniz, asla aynı derecede sevip sevildiğiniz konusunda fikriniz olamayacaksa… ne önemi olabilir bunun?
Ancak ve ancak şu yanılgıya düşersiniz. Birileri tarafından sevildiğinizi sanmak…
Hiçbir şey sebepsiz olmaz ve insanların sizi sevme nedenleri sizi asla tatmin etmez. Sevildiğinizi zannederken bile çok alakasız göstergelere göre karar verirsiniz. Hatta sizin kendinizi sevip sevmeme nedenleriniz bile tatmin etmez sizi; çünkü çoğunlukla duygusal değildir ve siz, su katılmamış bir romantiksinizdir.
Yine de bu romantiklik hayat kurtarır. Umut… sevilme umudu beslersiniz ve yaptıklarınızı bu umuda göre biçimlendirirsiniz. Hah! Oysa çoğu zaman yaptığınız bir şey için değil, yapmış olduğunuz sanılan, olduğunuz zannedilen bir şey için sevilirsiniz.
Ben nereden mi biliyorum bunları?
Deneyimlerimden tabii ki…
Konuşkan bir insan değilimdir ama seven bir insanım. Sevildiğini zannedince, daha doğrusu sevildiğine hükmedince de mutlu olan…
İşte o zaman, sevildiğime hükmetmiştim. Hem de yaptığım, yani sevilmek için yaptığım şeyler sebebiyle sevildiğimden emindim. Olduğum insandan ötürü…
Bir gün, ilişkimiz ilerleyince, ona kendimden bahsetmek istedim. Yani daha detaylı bir şekilde. Beni derinlemesine tanısın diledim.
Oysa o, beni az konuştuğumdan tercih ettiğini söyledi.
Evet, bu da olduğum bir şeydi; ama ben az konuşsam da az konuşmam ki… Yani bir hareketimle, bir işaretimle de konuşurum.
Sonra, geç de olsa fark ettim. O, sadece sesimle yaptığım konuşmalarımı duymuş, onlara cevap vermiş; beni onlardan ibaret zannetmişti.