Bir mağarada değerli olduğunu kimsenin bilmediği bir taş oluşmuştu. Yavaş yavaş… Bir bakteri türünün atıklarının birleşiminden oluşan bir taştı bu. Hava almayan bir mağara olduğundan aslında hamur gibi olan bu madde, oksijeni gördüğü an elmastan da sert bir duruma gelmekteydi. Bununla oksijen tüpü olmadan bir sürü sanat eseri yapan keşişler vardı. Din ve inançlarının temelini havasız kalarak bu hamurdan bir şeyler yapıp onu havayla kavuşturmaktı. Havasız kaldıklarında kendilerinden geçiyor ve her defasında ölüme yaklaşma tecrübesi ediniyorlardı bu insanlar. Onun için cesaret ve risk almak onlar için doğallaşıyordu.
Bu malzemeye yumuşak ölüm deniyordu. O sertleşir ve ölümsüzleşirken siz ölebiliyordunuz.
Artık dünyadaki en önemli şey bu madde oluvermişti. Savaşa ihtiyaç olmayacak kadar insan ölüyordu artık. Oysa bunun için hiçbir sebep yoktu. Tıpkı bir tanrının ya da bir şeytanın olması için bir sebep olmadığı gibi.