19.03.2025

Çalma listemi karışık modda oynatıyorum. Onu, o şarkıyı bekliyorum ama bir türlü çalmıyor. O hiç bilmese de ikimizin şarkısını… Zaten umutsuz bir sondan başka bir ihtimali olmayacak bir şeye dair bir şarkı çalsa ne olacak çalmasa… Yine de… Her şeyin sonu yok olmak değil midir? Ama sonra… Yeniden, başka şekilde de olsa doğmak… Tamam işte. olası aşkımız daha kısa süre bile olsa, en azından birimizin yüreğinde bile olsa doğabilecekken neden olmasın? O şarkı neden çalmasın? Sonraki şarkı… Sonraki…. Bir sonraki… Şarkı listesine de bakmıyorum ki, hangisinin çalacağını bilmemek oyunun bir parçası. Yıllardır bir türlü unutamadım. Her an anımsamadım tabii, öyle …

Okumaya Devam Et

18.03.2025

Ne Halt edecektim şimdi! İş görüşmesine gittiğimden takım elbisemle yola çıkmıştım. Jilet gibi ütülemişti karım. Güvenli evimden sokağa çıkınca, işe gitmek için otobüse binecek para olmadığından çok çok erkenden, sabah namazından çok önce kalkıp yürümek zorunda kalmıştım. Ara sokaklardan birinden geçerken birkaç genç adam önüme çıkıp para istemişlerdi. Paramın olmadığını anlamışlardı ama iş işten çoktan geçmiş, beni iyiden iyiye tartakladıklarından elbisem berbat olmuştu. Artık benim de gözüm mosmordu. Takım elbisemin de ütüsü bozulmuştu. İş görüşmesine gitmeye kararlıydım ama işi alacağım konusunda hiç umudum yoktu. Ne zamandır iş arıyordum. Bulmak için küçücük bir ümidim olunca da böyle olmuştu işte. Ama çoktan …

Okumaya Devam Et

14.03.2025

O hoş bir gülümsemeyle yüzüme bakarken geride kalan birkaç saniyeyi öylece unutuveriyorum. Nrydi? Ne olmuştu da bana gülümsemişti, hatırlamıyorum. Afallıyorum. Sonra aklıma ilk gelen şeyi söyleyiveriyorum. “hıhı…” Onu onayladığımda gülümsemesi biraz daha büyüyor. Bana büyü falan mı yapıyor? Neyi onayladığımı düşünmeye çalışıyorum, zorlamamaya karar verip kendimi gülümsemesine kaptırıyorum. Kötü bir şey istiyor olamaz, ona güveniyorum. Kolay güvenen bir insan olmasam da onu çok iyi tanıyorum. “Tamam o zaman,” diyor. “Haydi gidelim.” “İş ne olacak?” “Boş versene, ben de geleceğim nasıl olsa.” “Kim kalacak dükkanda?” “Zaten kimse gelmiyor ki, kapatıverelim birkaç saat işte.” “Peki öyleyse. Nereye gidiyorduk ki biz?” Yüzüme tuhaf …

Okumaya Devam Et

26.02.2025

“Canlı bir varlığı alıp kirlerimizi onunla temizleme fikri tuhaf değil mi? Aslında hayır, daha doğrusu şöyle: Canlı bir varlığı alıp; onu öldürdükten sonra onunla vücudumuzu temizleme fikri… Evet evet. Yok, tuhaf değil… Daha doğrusu canice… Oysa bizim süngerlere yaptığımız tamı tamına bu, fazlası var eksiği yok. “Süngerlerin sinirleri yok ki!” diyeceksiniz. “Acı çekmiyorlar nasılsa. Hem çoktan ölmüş oluyorlar.” Doğru, ikisi de doğru. Ama siz bir sünger değilsiniz, onun ne deneyimlediğini bilemezsiniz, bu da doğru. Peki ben neden bunlardan bahsediyorum? Süngerin ne yaşadığını anladığımdan mı? Ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, yaptığımız şeyleri iyice düşünmeden başka şeyleri yargılamanın anlamsızlığından bahsetmek istiyorum …

Okumaya Devam Et

25.02.2025

İncecik bir ses duyuyordum. Bir sıvının bir yere dökülüşü gibi. Bir şey mi kaçırıyordu? Anlayamıyordum. Bazen dökülüyor bazen damlıyordu. Nereden geliyordu? Bir şey kokuyordu. Muhtemelen o dökülen ya da damlayan şeyden geliyordu bu muhteşem rayiha. Öyle ama ben hayatım boyunca böyle bir şey koklamamıştım ki! Bu koku bana ait hiçbir şeyde var olamazdı. Daha önce alsam onu kesinlikle hatırlayacağıma emindim. Öylesine farklı, öylesine dünya dışı bir şeydi ki, ilk kokladığında herhangi bir yargıda bulunmak aklına bile gelemezdi. Benim gelmemişti. *** Birkaç dakika sonra onu bulmuştum. Kaktüsümün gür dikenleri altına sığışmış bir ottu. Hem o küçücük gövdesinden akıtabildiği bol ve tuhaf …

Okumaya Devam Et

31.01.2025

Bir parçası eksik olan bankta kaykılarak oturuyordum. Kaykılmak zorunda kaldığımı anlamadan önce hâlimden memnun olduğumu zannedebilirdi insanlar. Ve gözyaşlarımı görmeden önce. Umarım görmezlerdi ve beni mutlu farz ederlerdi. En azından insanların gözünde mutlu olabilirdim. Oysa değildim. Mutlu falan değildim. Bir ağacın dalında bir karga öttü ve ben o karganın gelip beni teselli etmesini diledim. Yanıma gelir, omzuma, pençeleriyle omzumu ezmeden o gücü ve ağırlığına inat yumuşacık tünerdi kanatlarından güç alarak. Onun için zor olurdu muhtemelen ama benim için bu küçücük fedakârlığı yapardı. Sonra, o güçlü gagasıyla gözyaşlarımı yumuşacık silerdi. Hiç uğraşmadan gözlerimi yuvalarından ayırabilecek kadar güçlü gagasıyla. Sonra sessizce öterdi. …

Okumaya Devam Et

09.01.2025

Bir gün bir evde bir adam yatağından kalktı ve artık orada yaşamak istemediğine karar verdi. Evde karısı ve iki çocuğu da yaşıyordu. Çocuklardının ikisi de erkekti, karısı istediği kadındı. yanlış anlamayın, adam karısını ve çocuklarını çok seviyordu. Sadece artık onlarla yaşamak istemiyordu. Eğer ne yapmak istediğini bilse her şey kolaydı. Oradan çıkar ve yapmak istediğini yapardı. Oysa o ne yapmak istediğini bilmediği gibi, ne istemediğini bile tam olarak bilmiyordu. Orada mı; yoksa onlarla mı yaşamak istemiyordu? Önce taşınmayı deneyebilirdi mesela. Bunu yapmasına maddi ya da manevi hiçbir engeli yoktu. Oysa o bu ruh hâlini, bununla kendi canını ve başkalarınınkini sıkmayı …

Okumaya Devam Et

04.01.2025

“Ablam sigara iççen mi?” Sigara içmem, sevmem de. Adamın elindeki de eskinin uzun Samsun’u ayarında olan Samsun 216. Hem kokusu ağır hem de ciğerlere olan yükü. Taksideyim. Apar topar bindiğimden şoförün yanına oturuverdim. Evet, sigara içmiyorum ama… Kendimi şoförün dost elindeki paketten bir tane çekerken buluveriyorum. Usta bir yankesici gibi, neredeyse pakete ve diğer sigaralara hiç sürtmeden çekiyorum hem de. Dolu bir paket bu, içinden sadece bir tane alınmış. O da şoförün ağzında. Benimkini sayarsan iki. Neden alıyorum o sigarayı? Şoför yanan çakmağı sigaranın diğer ucuna uzatıyor. Bir hamlede uzun bir nefes çekiyorum, öksürmüyorum. O sigarayı neden aldım? Sigarayı çektiğimde …

Okumaya Devam Et

05.12.2024

Çok kalabalıktı. Açık hava olmasına rağmen sesten boğuluyordu insan. Oysa tertemiz, serin bir hava vardı. Bu kadar tantana, adamın birinin konseri yüzündendi. İşimden eve gitmek için hep o yoldan geçerdim. Bu kez de dalgınlıkla yolumu değiştirmemiş, kalabalığa girmiştim. Aslında severdim şarkılarını. Sorun kalabalık ve gürültüydü. Yanımda benim yaşlarımda bir adam bağıra bağıra onun bir şarkısını söylüyordu. Ne var ki, söylediği şarkı sahnedeki sanatçının söylemekte olduğu değildi. Onun dışında herkes sanatçıya eşlik etse de; o avaz avaz bağırarak şarkısını söylemeye devam ediyordu. Kendimi yanımdakine eşlik ederken bulduğumda şaşırmıştım. Sesim o kadar gür çıkmasa da ben de bağırıyordum. Şarkımız bittiğinde bakıştık ve …

Okumaya Devam Et