Daha küçücük bir çocukken, okula başladığım ilk gün annem beni kenara çekmiş ve hayatımın dersini vermişti. “Oğlum, belki bu söylediklerimi anlamak için yaşın küçük ama ben yine de söyleyeceğim. İnsanların sana söyledikleri söylemek istediklerinden farklı olacak. Bu fark bazen çok büyük olacak, bazen de çok küçük. Ama hep önemli olacak. Sen onları çok iyi dinlersen bu farkı anlayabileceksin. Onları çok iyi dinle, olur mu tosunum?” Çok zayıf bir çocuk olsam da annem bana hep “Tosunum” derdi. Hayatım boyunca zayıftım ama annem hayatı boyunca bana hep “Tosunum,” dedi. Önemli bir şeyi şefkatle söylemek istediğinde böyle derdi. O daima şefkatliydi. Evet, o …
Kategori: Deneme
26.02.2025
“Canlı bir varlığı alıp kirlerimizi onunla temizleme fikri tuhaf değil mi? Aslında hayır, daha doğrusu şöyle: Canlı bir varlığı alıp; onu öldürdükten sonra onunla vücudumuzu temizleme fikri… Evet evet. Yok, tuhaf değil… Daha doğrusu canice… Oysa bizim süngerlere yaptığımız tamı tamına bu, fazlası var eksiği yok. “Süngerlerin sinirleri yok ki!” diyeceksiniz. “Acı çekmiyorlar nasılsa. Hem çoktan ölmüş oluyorlar.” Doğru, ikisi de doğru. Ama siz bir sünger değilsiniz, onun ne deneyimlediğini bilemezsiniz, bu da doğru. Peki ben neden bunlardan bahsediyorum? Süngerin ne yaşadığını anladığımdan mı? Ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, yaptığımız şeyleri iyice düşünmeden başka şeyleri yargılamanın anlamsızlığından bahsetmek istiyorum …
21.02.2024
Kapalı yer korkusu o kadar da rastlanmadık bir şey olmasa gerek. Her insan, belki de her bilinçli yaratık en az bir kez yaşamış olabilir, buna hiç şaşırmam. Ben en az yüzlerce defa yaşamışımdır. Hem de bu deneyimlerimden çoğu etrafı duvarlarla çevrelenmiş bir yerde yaşanmadı. Uçsuz bucaksız, sadece yerçekimiyle ve insanların belirlediği sınırlarla boğulmuş bir arazide de yaşandı mesela. Aslında yerçekimine haksızlık etmek nankörlük olur çünkü o bu arazinin varlığı için olmazsa olmaz bir unsurdu. O arazide bu deneyimi yaşamama sebep olan şey, tam olarak kapalı yerler ya da belirlenmiş sınırlar değildi. Ne de yerçekimiydi tabii. Yalnızca bir insanın varlığıydı. Sıkıcı, …
17.01.2024
İştahımı kaybetmiş bir aşçının cömertliği cömertlik sayılır mı?
05.01.2024
Zor geçecek bir güne hazırlanmak belki de o günden çok daha sancılıdır. Evet evet, öyledir. Ertesi gün erkenden kalkılacak, güne hazır olunacaktır. Oysa bir gün önce, tüm korku ve kuruntular art arda dizilmiş ve hiçbir notası önceden kararlaştırılmamış, karmaşık bir müzik eşliğinde defileye çıkmışlardır. Yalnızca bir kişi için… Tanıdık bir insanı tanınmaz hâle sokan büyüleyici kıyafetler, gösteriyi seyredeni fazlasıyla etkiler. Gözlerini her birine ayrı ayrı dikip teker teker hepsini ciddiye alır. Oysa hepsi aynı kişidir. Ciddiye aldığı şeyler kişiler değil kıyafetlerdir. Seyrettiği onlarca kişi kendisi, ciddiye aldığı yüzlerce şey de kendi yarattığı kıyafetlerdir. Oysa ertesi gün yaşayacağı şeylerde kendisi çok …
29.11.2023
Küçük Prens’in tilkisini bilir misiniz? Ben kendisiyle çok küçükken; bir kasette tanışmıştım. Küçük Prens’e evcilleştirilmekten bahsediyor, her gün aynı saatte yanına gitmesini salık veriyordu. Ona alışması için. Onun tarafından evcilleştirilmek için… Daha o zamanlar tüylerim ürpermişti. Çocukken dahi korkmuştum evcilleştirilmekten. Zihnimde öyle yer etmiş ki, büyük bir farkındalık oluştu zihnimde sevgiyle ilgili. Daha doğrusu çoğu insanın sevgi zannettiği, oysa karşısındakini evcilleştirmeye çalışmaktan ibaret olan o şablonu görmeye başladım. Bir hayvanı neden evcilleştirirsiniz? Kendi ihtiyaçlarınızı karşılamak için. Bir insanı sevdiğinizde ne olur? Onun ihtiyaçlarını önemsersiniz. Aslında bu kadar basittir bu ayrım. Yazıyı uzatmak, örnekler vermek çok mümkün; ama bu yazıyı işlevsel …
27.11.2023
Bir insanın size karşı tercih edildiğini bilmek ne kadar da utanç verici gelir insana. Oysa biraz düşünürse insan bunun utanç vericilikten uzaktan yakından ilgisi olmadığını anlayabilir. Oysa dürtülerimiz ya da korkularımız bunu irdelemeye izin vermez. Daha doğrusu korkularımızın peşinden gideriz biz ve bunu düşünmeye zaman bile vermeyiz kendimize. Oysa sadece kendimizi bizim sevmemiz gerekmektedir. Diğerleri gelip geçicidir. Ulaşmak istediğimiz sevgi de mülkiyet kavramına dahil edileceğinden her mülk gibi bu da ağırdır ve kendisine ait bir bedeli vardır.
25.10.2023
Küçük bir çocuktu daha. Yedi yaşındaydı. İkimiz de yedi yaşındaydık, birinci sınıfa başlamıştık. Arkamda oturuyordu. Ona bakacağım diye devamlı kafamı çevirmek zorunda kalmamak için bir türlü aynı sırada oturmayı istemeye cesaret edemesem de bunu bir gün yapacağımı biliyordum. O da kabul edecekti bence. Niye etmesin ki? Sırasına eğilmiş öğretmene bir şeyler anlatıyordu her zamanki gibi. Okulun ikinci haftasındaydık ama her zaman böyle yapacağı şimdiden belliydi. “Siz bana öğretmiyorsunuz ki öğretmenim…” “Peki neden öğretmenim diyorsun bana?” “Herkes öyle dediği için. Ama siz bana öğretmiyorsunuz yine de.” “Ne yapıyorum o zaman?” “Benden izin istiyorsunuz.” “Ne için?” “Okumam, yazmam hesap yapmam için.” Öğretmenimiz …
20.07.2023
Bir gün gelir ve hayatınızdaki her şey değişir. Artık farklı bir insan olmuşsunuzdur. Önce hiçbir şeye şaşırmamaya başlarsınız. Sonra her şey sizi tekrar şaşırtmaya başlar çünkü onları başka bir şekilde görmeye başlamışsınızdır. Sonra şaşırmak ya da şaşırmamak önemini yitiriverir. Önemli olan tek şey andır. Sonra anı değerlendirmek tekrar önem kazanır. Gördünüz mü? Başa dönüverdiniz bile. En azından görünüşte. Ama bu döngü size her şeyin farkını gösterdiği için başa dönmek hiç de olduğu gibi olmamıştır. Bir taş işçisinin olmak istediği her şey olup en sonunda tekrar bir taş işçisi olmayı dilediği o kıssadaki işçi oluvermişsinizdir bir bakıma.
17.07.2023
Miadını doldurmuş ilişkilerle dolmuştu etrafım. Çünkü ben değişirken onlar değişmemekte diretmişlerdi. Bazıları da farklı şekillerde değişmişlerdi. Birbirimize uymayacağımız şekillerde… Yine de birbirimizden vazgeçemiyor, birbirimizi azat edemiyorduk. Alışkanlıktan mı? Tabii ki. Ama onlardan vazgeçmek zorunda olduğumu artık anlamıştım. Vazgeçmezsem bir türlü beni bırakmayan ölmüş deri parçaları yüzünden soluk alamayan, gözenekleri kapanmış bir cildim olacaktı. Asla terleyemeyen ya da vücudumu koruyamayan… Sırf ölü ya da artık işe yaramayan şeylerden vazgeçemediğim, alışkanlıklarıma bağlandığım için mi?