17.03.2024

“Birinci Bölüm”> “İkinci Bölüm”> “Üçüncü Bölüm”> Tam fırını çalıştırdığımız anda Ağabeyim gelmişti. Babamla bir set basketbol oynamaya çıktılar hemen. Fırına ben göz kulak olacak, bir yandan da ödevlerimi aradan çıkartacaktım. Yemek çıktıktan sonra ağabeyimle ben oynadık biraz. Ağabeyim epey iyidir basketbolda. Ben de topun ağırlığını sevdiğim için oynarım. Hatta bazen düşüncelerimden kaçamadığım zamanlar basketbol topunu elime alır ve bahçenin küçük patikasında sektirir ve taşa vuran o aşina sesle düşüncelerimi derleyip toparlarım. Ama baskette çok çok kötüyümdür. Topu potadan ancak ve ancak çok çok mutluysam, her şi başarabileceğimi düşünerek havalarda uçacak kadar mutluysam geçirebilirim. Yine de ağabeyimle oynamaktan çok hoşlanıyorum. Kazanmayı …

Okumaya Devam Et

20.11.2023

Uyandım… Neredeyim bilmiyorum; ama kendi soluğumdan farklı bir sürü soluğun kokusu var etrafımda. İlk farkında olduğum şey bu. Ne var ki, bu yabancı soluk kokuları bana son derece aşina geliyor. Yani başka nefeslerin kokularıyla uyuyup uyanmak hep yaptığım bir şey olmalı. Beni rahatlatıyor bu çıkarımım, huzurla bir nefes veriyor, soluk kokularına kendiminkini bir nebze daha ekliyorum. Evet, hiçbir şey anımsamıyorum; ama çıkarım yapabileceğim duyusal ve duygusal kerterizlerim var benim, hiçbirini tam olarak algılayamasam da… Sensörlü ışıklar gibi, sadece menzillerine girildiğinde kendilerini gösteren kerterizler bunlar. Sensörlü ışıkları bildiğimi bile bilmiyordum. Senin ya da sizlerin bileceğinizi de bilmiyorum. Umarım biliyorsunuzdur, umarım anlamışsınızdır …

Okumaya Devam Et

13.07.2023

Kendilerini suçlayan insanlardan uzak durmamızı söylerdi annem. Ben ve erkek kardeşime. Yani onu dinleyen tek insanlara. Keşke bir sürü insan dinleseydi onu. Değme politikacıdan ya da ne bileyim, psikologdan falan iyi konuşurdu. Kendi hâline bir insan olmasıydı tek kusuru. Bu kusur değildi ama insanların dinlemesine engel olan bir özellik olduğundan benim için kusurdu. Onu babam bile dinlememişti ki. Eğer dinleseydi şimdi dört kişi oturuyor olurduk koskoca evde. Ama o dinlememişti annemi. Nasıl kendisini alıkoyardı onun harikulade sesini dinlemek için anlamıyorum. Nasıl da bir an olsun durmamıştı onu dinlemek için? Oysa pek konuşmazdı annem. Çok az konuşur, nadiren gülerdi. Babam gitmeden …

Okumaya Devam Et

03.03.2023

Yıllar önce, daha küçücükken annemin eşyalarını karıştırırken bulmuştum o tuhaf kumaş yığınını. Bir şekilde dürülmüş, içi dolu bir kumaştı. Bir bohça… Bohça kapalı olduğunda içinin dolu olduğu belli oluyordu. Kaldırdığımda epey ağır olduğu belliydi, dokunduğumda elime bir şeyler geliyordu. Ne olduğunu şeklinden anlayamadığım türde bir şeyler… Sanki her defasında değişen bir şeyler… Ne var ki, kumaşın katlarını açtığımda bomboş bir kumaş çıkıyordu ortaya. Anneme onun ne olduğunu sorduğumda “Bohça işte,” demekle yetinmiş, ne kadar üstelesem de hiçbir şey söylememişti. Sonra büyümüştüm. Yirmi yaşımdayken annem ölmüştü. Evden ayrıldığımda anneme ait olan hiçbir şey almamıştım yanıma. O bohça dışında. Aslında onu da …

Okumaya Devam Et

15.12.2022

“Beni neden çok seviyordun anne?” Hep bu soruyu soruyordu ve daima aynı cevabı veriyordum ona. “Seni hâlâ seviyorum yavrum.” “Tamam ama doğduğum an neden sevmiştin?” “Eh, sen benden çıkmıştın, küçücüktün ve ağlıyordun.” “Ama… Mesela sarışın olmasaydım sever miydin?” “Seni sarışın olduğun için sevmiyorum ki?” “Peki neden seviyorsun?” “Çok tatlı gülüyorsun. Kızarken çığırışın bile çok nazik. Hiç kulaklarımı ağrıtmıyorsun. Yumuşacık bir çocuksun. Papatyaları çok seviyorsun. Onları koparmıyorsun. Kuşları ürkütmemeye özen gösteriyorsun.” Ve daha bir sürü şey sayıyordum. Okula gidene kadar zaman zaman sorardı bu soruyu. Sonra büyüdü… Evlendi. Ben de yaşlanmıştım. Kocam yoktu, o küçükken ölmüştü. Ölmeseydi bile hayatımızda yer almaya …

Okumaya Devam Et