06.12.2018

Onu bir barınaktan almıştı. Uyuşuk bir köpek gibi görünüyordu. Hayatının büyük bir kısmında öyleydi de. Yanına bir çocuk yaklaştığında… işte o zaman uyuşuklukla uzaktan yakından ilgisi olmadığına şahit oluverirdiniz. Vahşileşirdi. Çocuğa saldırmayı başarana kadar durmazdı. Onun için dışarıya çıkarmaktan çok korkar, geceleri el ayak çekildikten sonra çıkarırdı. Zaten balkonda beslerdi. Gerçi bir çocuğa saldırmasına hiç izin vermemişti, gerçekten ne yapacağını bilmiyordu çocuklara; ama çok vahşileşiyordu bir çocuk gördüğünde. On beş yaşından büyük olanlara ilişmiyor, küçüklere de göz açtırmıyordu. Acaba barınaktan önceki hayatında bir çocuğun tacizine mi uğramıştı? Birden fazla çocuğun… Bir gün, bir sokak çocuğuna saldırmasına izin verdi. Bunu ne …

Okumaya Devam Et

14.12.2017

Hakkımda bilinmesi gereken ne varsa ama ne varsa biliyorlardı. Gerçekten biliyorlardı hem de! Her şeyi… Hangi rengi sevdiğimi, hangi rengi sevmediğimi, ne tür kitaplar okuduğumu, sevip sevmediğim yemekleri, çaya şeker atmadığımı, şekerli çayın midemi bulandırdığını, sodayı çok sevdiğimi, en çok sevdiğim kitabın Pippi Uzunçorap olduğunu, on beş dakika önce ne yediğimi… Gerekli-gereksiz her şeyi… Bilmeleri gerekiyordu çünkü şirketim öyle istemişti. Her şeyi yalansız aktarmalıydım. Gördüğüm rüyaları bile. Tamamen şeffaf olmalıydım. En ufak bir şeyimi gizlersem şirketle olan anlaşma biterdi. Böylece her şey biterdi. İşte o zaman, hakkımda bilinen her şey, tamamen unutulurdu. Yokmuş, hiç olmamış gibi olurdum. Hatta belki öyle …

Okumaya Devam Et