Ayağımdaki mantarın beni parça parça yiyeceğinden o kadar korkuyordum ki… Askerde bulaşmıştı bu meret bana. O zamandan sonra da düşmemişti yakamdan. Lanet olasıca. Parmaklarımın arasında bir sürü çöküntü oluştu derimi koparta koparta. Artık etlerimi… O iğrenç koku da cabası… Karbonat, mantar ilaçları, oksijenli su… O kadar çok şey denemiştim ki… Sonra bir gün geldi ve koku ve kaşıntı ortadan kayboluverdi. Yoktu işte. Yoktu… Hiç de bir şey yapmamıştım hem de. Sadece bir çocukluk yapıp; meydandaki çeşmenin altında ayaklarımı yıkamıştım. Her gün geri gelmesinden korkarak beklesem de; kaşıntısız bir hayata bir türlü alışamadığımı fark ettim. Bir korku bulutuyla kalkıyordum sabah. Yine …