“İyi akşamlar…” “İyi akşamlar hocam.” “Nasıl gidiyor?” “Fena değil hocam. Aslında hiç fena değil… Yine de fazla umutlanmamak lazım tabii.” “Bir şey mi keşfettin?” “Hani içlerinde metal bir sandığa benzeyen bir şey vardı ya…” “Evet…” “Onu açabildim.” “Nasıl? Bir zarar gelmedi değil mi?” “Olur mu hocam. Çok dikkat ettim açarken.” “Dikkat edeceğini biliyorum… Peki nasıl yaptın?” “Bir delik vardı ya… İşte onun içine mum akıtıp kalıbını çıkarttım ve yumuşak bir metalle o kalıba göre…” “Bazen ne kadar da aptal olabiliyoruz değil mi? Basit şeyler dururken… İşte ben senin basit olanı küçümsemeyişini seviyorum… “…” “İçinden ne çıktı peki sandığın?” “Bir yumurta… …
Etiket: fal
18.12.2018
En işlek, en modern caddenin kenarında, hasır sandalyesinde oturup dört meyve kasasını birbirlerine ikişer ikişer yan yana ve üst üste birleştirerek hem geniş hem yüksek olan bir masanın üzerine malzemelerini koymak suretiyle fal bakan bir kadın durmaktaydı. Kadının yerini söylemeyeceğim size. Gördüğünüzde anlarsınız kimden bahsettiğimi. Çünkü normal bir fal bakma tarzı yoktu. Fülfül denen bir baharatı, tıpkı Türk kahvesi gibi cezvede, artık kahve makinesinde, pişirerek insanlara içiriyordu. Zehir gibi oluyordu bu içecek. İnsanlar yakındığında da; “Geleceğin her zaman bir bedeli vardır,” diyordu. “Geleceği öğrenmenin de; yaşamanın da…” Kadını gördüğü ilk anda, onun böylesine işlek bir yerde bulunmak için kimlere rüşvet …
15.07.2018
Avcundaki çizgileri kadına gösterdiğinde, geleceğinin o kadın tarafından okunacağını umuyordu. Hiç yoktan onun bir çift palavra atabileceğini… Kadının, ona saçma gelen işaretler yapmak suretiyle dilsiz olduğunu belirtmesini değil… Oysa elini alıp baktığında konuşmaması hiç tuhaf gelmemişti ona. Kuzu kuzu elini uzatıp geleceğini ona teslim etmekte beis görmemişti. İyi olmuştu… Gelecek de ancak dilsizlere emanet edilmeliydi zaten.
07.03.2018
Bir karar, önemli bir karar vereceğiniz zaman ne yaparsınız? Nasıl verirsiniz kararlarınızı? Yanıtlarınızı duyamayacağım ama ben hiç karar vermek zorunda kalmamıştım. En büyük şeylerde bile… Hemen, anında tercihimi yapardım zira. Hiç zorda kalmamıştım. Hiç tökezlememiştim daha önce. Oysa şimdi… Şimdi düşüncelerim birer mısır tanesi gibi, koçan tutamadığı için yere döküldüler ve toparlayıp koçana geri dizmem gerekecek onları. Hangi konuda mı karar vermeye çalışıyorum? Boş verin onu. Bilmeniz gereken tek şey, bir seçeneğin çok zor, diğerininse çok çok kolay olduğu… Kolay olan mutsuzluğumu devam ettirecek ve hiçbir şey değişmeyecekken; zor olan bilinmezlerle dolu. Her şeyde olduğu gibi aslında. Peki karar verirken …
13.01.2018
Fincanı kapattım. Hayatımda ilk defa falıma baktırıyordum. Zaten kahveyi hiç sevmezdim ama bu adamı çok fazla övmüşlerdi. Ben de bir yol ayrımında hissediyordum kendimi. Onun için şeytanın bacağını kırıp fal baktırmayı da denemeye karar verdim. Göbekli, top sakallı, boyalı simsiyah saçlı, incecik bıyıklı bir adamdı. Sesi karakteristik bir derinliğe sahipti. Gözleri insanın gözlerinin içine içine bakıyordu ne varsa çekip almak için. Aynı gözler, kahve fincanının üzerinde öyle yumuşakça kayıyordu ki, insan bu çelişkiye şaşıyordu. Daha önce arkadaşın falına bakarken izlemiştim. Bakalım benim falımda ne diyecekti. Fincan yeterince soğumuştu. Tabağı kaldırdı ve gözlerini dikti. Kaskatı olmuştu. Bekliyordum. Kötü bir haber bekliyordum …