12.01.2020

Düşünüyordum. Bilmek istiyordum… Kim olduğumu, ne istediğimi… Boşluktaydım çünkü. Yaptığım hiçbir şey anlaşılmıyordu. Ben de kimseyi anlayamıyordum. Bir şey dendiğinde amacını sorguluyordum; çünkü kafam karışıyordu mesela. Bunun bir tek sebebi vardı. Kendimi tanımakta zorlanıyordum; çünkü, belki de bundan korkuyordum. İstemesem de; cesur olmak istesem de; içten içe korkuyordum işte. Kendime devamlı yalanlar söylüyordum. Bunları düşünürken; adeta dilek kapıları açıldı ve önüme beyaz bir şey düştü. Sonra daha beyaz bir şey… bir kağıt süzüldü avcuma. Sanki hava elime tutuşturmak suretiyle ikram etmişti bu kağıdı bana okumam için. Kağıtta benim resmim vardı. Daha doğrusu bir tür karikatür. Karikatürde ben eğilip beyaz bir …

Okumaya Devam Et

01.02.2019

Bitki ve hayvanların; cansızların ve en önemlisi havanın düşündüğünü konuştuğunu, biz insanlarınsa tıpkı onların eski hallerinde olduğumuzu düşünsenize.. Ne değişir? Her şey mi… Düşünün bir kere… Kaya ile kurbağa konuşmak için birbirlerinin dilini öğrenmeye çalışırken insanlar, yani bizler, onlar için yaratılmış birer süsmüşüz. Mesela, kaya dünyayı dolaşmak istiyor ve binek olsun diye bir insanı eğitiyor. Kurbağa, sıçrarken yumuşak bir yere düşmek için bir insanın karnını şilte misali kullanıyor… Sırf şilte olması için bir insan besliyor, düşünsenize… Sineklerin insan çiftlikleri var… Pireler ve sinekler arasında savaş oluyor bunun için. Başka hiçbir hayvanın kanını emmiyorlar; çünkü onlar düşünebilen yaratıklar… Yani hayvanlar… Bitkiler …

Okumaya Devam Et

15.12.2018

Bir vejeteryan yemeği olduğunu düşünsem de falafeli seviyordum. Her şeyden önce doyurucuydu ve ben doymak istiyordum. Çift dürüm sipariş ettim ve lokmaları en hızlı yoldan mideme gönderiverdim. Kolay değil, neredeyse iki gün mideme bir şey girmemişti ve ilk gördüğüm yer de bir falafelciydi. Yemeğimi bitirdikten sonra, şöyle diyaframdan, şöyle tüm vücudumla derin bir nefes alıp verdim. Dünyadaki tüm havayı almak istermiş gibi uzandım havaya burun deliklerimle. İki taneydi ve küçüklerdi; ama bir deneyecektim. Alabilirdim, yapabilirdim! Ciğerlerimin son sınırına kadar aldım. Ve diyaframımı son raddede genişlettim. Son molekülüne kadar çıkardım aldığım havayı ciğerlerimden sonra. Uzatabildiğimce uzattım. Sanki bir daha almayacakmışım gibi …

Okumaya Devam Et

24.08.2018

Köy köy, şehir şehir, ülke ülke gezen bir masalcıyım ben. Aslında sadece bir masalcı değilim, bir anlatıcıyım. Bir anlatıcı olmakla da kalmıyorum… bir…. aynalı temaşacıyım desem tuhaf gelecek ama öyleyim. Temaşa eder, temaşa ettiklerimi yansıtırım öylece. Ben yokumdur. Cinsiyetsiz bir sesim, şarabı da ayranı da ne bileyim, tekilayı da içtiğimde aynı tepkiyi veren bir vücudum, şiire de kavgaya da sevişmeye de aynı tepkiyi veren bir ruhum vardır. İşte ben buyumdur. Bir ben var mı; ona bile emin değilimdir hatta. Ben yeryüzüymüşüm, yok yok, havaymışım gibi gelir hep. Hani hava sesi ve ışığı iletir ya, işte ben de insanlara temaşa ettiklerimi …

Okumaya Devam Et

04.03.2018

Bir genetik mühendisiydi. Nasıl yapmışsa yapmış, ona bir kozmetik şirketinin vermiş olduğu tüm imkanları kullanarak mucizevi bir bitki imal etmişti. Hava geçirmez bir zarın içinde bir tane tohumu olan küçük kesecikler ve tıpkı Aloevera bitkisi gibi etli, geniş yaprakları bulunan bir bitki… Bu hava almayan kesenin içindeki tohumu, özel bir odada, kokusuz özel bir toprağa ekip kokmasını istediğin kokuyla aynı yerde bulundurulduğu taktirde, tohum ekildiğinden itibaren hangi kokularla karşılaştırılırsa o kokuların bileşimini oluşturan bir özsu salgılıyordu. Bu özsu bir çeşit yağ idi ve parfüm olarak kullanılabilecek kalitedeydi. Hatta alkol ile seyreltilecek kadar keskindi. Gerçi bu daha çok bitkinin karşılaştığı kokuların …

Okumaya Devam Et