Yürüyordum. Hırpani bir yaratık, yanında aç bir yaratıkla benimle birlikte yürüyordu. Onlar durdular, ben de istemsizce, bu iki yaratığın arasındaki sohbeti merak ederek durdum. “Arkadan olursa yirmi lira daha,” diyordu hırpani yaratık. Aç olan kabul ediyordu salyalarını bile toparlamadan. Yine de ellerini ovuşturmayı ihmal etmiyordu. Karlı bir alışveriş yapmıştı. Birlikte yürümeye başladılar. Benim gittiğim yöne gitmeyeceklerdi. Hırpani olanı düşündüm. Kendisine ait olmayan bir şey üzerinde fiyat belirtir gibiydi. Duygusuzdu. Pazardaki çığırtkanlar kadar dahi istekli değildi. Oysa onlar ellerine geçici bir şekilde alıp hemen satarlardı mallarını. Onlara bağlı olmadıkları içindi bu kadar coşkuyla bağırmalarının nedeni belki. Ürünlerini kendileri yapanların ya da …