17.10.2023

Şekeri yakarak oluşturulan pamuk helvasını satarak geçinirdi. Bir avuç toz şekerden büyüleyici, insanın yüzünü gömmek isteyebileceği pamuk yığınları yapan bir makinesi vardı. Gıda boyası falan kullanmadan yapardı yenebilir pamuklarını. Sık sık uğradığı bir park vardı. Oradaki bir bankın önüne park ederdi arabasını. O bank genelde kullanılmazdı. En fazla pamuk helvası sırasını beklemek için ancak iki kişi tarafından kullanılabilirdi. En hatırlı müşterisi on yaşındaki bir kız çocuğuydu. İsmini öğrenmemişti. Her nedense sormak hiç aklına gelmemişti. Ama kız her pamuk helvası aldığında kulağına götürür, o da: “Bu kez ne fısıldıyor senin periler?” diye sorardı. Kız da her defasıdda ciddi ciddi dinledikten sonra …

Okumaya Devam Et

10.03.2023

Aynı şiddette ve sürekli işitilen bir tıkırtıyla uyanmıştım. Ortalama apartmanımın ortalama çelik kapısının tokmağını çalıyordu biri. Oysa zile bassa daha çabuk duyulurdu. Bu devirde kim tokmağı çalardı ki? Hava karanlıktı. Saatime baktım. 03.01’di. Bu saatte kapımı çalacak tanıdık biri olabilir miydi? Hem çok acil bir şey varsa neden tokmağı çalıyordu? Hemen yatağımdan çıkıp kapıya koştum. Açtığımda tuhaf, hayvansı bir koku doldu burnuma. On beş-on altı yaşlarında çırılçıplak bir kız kapının önünde duruyordu. Sanki vahşi doğadan gelmişti. Saçlarında kasık kıllarında ot ve yapraklar, toz toprak vardı. Öylece duruyordu karşımda. Sanki doğumundan bu yana hiçbir şey giymemişti üzerine. Tamam da neden benim …

Okumaya Devam Et

15.12.2022

“Beni neden çok seviyordun anne?” Hep bu soruyu soruyordu ve daima aynı cevabı veriyordum ona. “Seni hâlâ seviyorum yavrum.” “Tamam ama doğduğum an neden sevmiştin?” “Eh, sen benden çıkmıştın, küçücüktün ve ağlıyordun.” “Ama… Mesela sarışın olmasaydım sever miydin?” “Seni sarışın olduğun için sevmiyorum ki?” “Peki neden seviyorsun?” “Çok tatlı gülüyorsun. Kızarken çığırışın bile çok nazik. Hiç kulaklarımı ağrıtmıyorsun. Yumuşacık bir çocuksun. Papatyaları çok seviyorsun. Onları koparmıyorsun. Kuşları ürkütmemeye özen gösteriyorsun.” Ve daha bir sürü şey sayıyordum. Okula gidene kadar zaman zaman sorardı bu soruyu. Sonra büyüdü… Evlendi. Ben de yaşlanmıştım. Kocam yoktu, o küçükken ölmüştü. Ölmeseydi bile hayatımızda yer almaya …

Okumaya Devam Et

12.05.2020

Bir deniz kızı oluşu dışında normal bir insandı Ritra. Evet, adı Ritra’ydı. Bildik isimlerden biri yazılıydı kimliğinde gerçi. Yine de o Ritra ismini kullanmayı tercih ediyordu. Bir anlamı yoktu. Google’a bakmak aklına geldiğinde, bir kargo şirketinin adı olduğunu görmesine rağmen fazla kurcalamamıştı. Balık kuyruğuna benzeyen bir kuyruğu olmamasına rağmen bir deniz kızı olduğunu bilirdi. Derisinin ışıltısı, yüzerken rahatlığı, suya olan reddedilemez ihtiyacı… Deniz dışında tek zaafı vardı. Ülkesini daha iyi bir ülke yapma arzusu… Bunun için denize kıyısı olmayan başkente gitmek zorunda kaldığı bir an gelmişti bugün. Öykü, bavullarını topladığı an başlamıştı. Tüm hikâyeler bir yolculukla başlardı ne de olsa. …

Okumaya Devam Et

24.04.2020

Saçlarımdan üç tel koparıp birbirine sürtüyorum. Masallarda vardır ya, peri kızı ona yardım eden delikanlıya üç tel saçını koparıp verir ve ‘Bana ihtiyacın olunca bunları birbirine sür, anında gelirim…’ der ve ortadan kayboluverir. İşte ben de kendi saçlarımı kendim koparıp kendime veriyorum. Güzel oluyor. Birbirine sürtüyorum ve… bir ışık çıkıveriyor. Bir de bakıyorum bembeyaz oluyor her taraf. Şaşıyorum bu işe tabii. Nasıl şaşmayayım! Benim bu yahu. Benim saçlarım, onları birbirine sürten de kendi ellerim. Sonra… Küçük bir cüce beliriyor ellerimde, saç tellerim yok oluyor. Kımıl kımıl bir cüce bu, incecik sesiyle “Naber?” diyor bana. “Canım sıkılıyor,” diyorum. …

Okumaya Devam Et