Bir varmış bir yokmuş. Uçsuz bucaksız bir ülke varmış. Bu ülkenin uçsuz bucaksız olmasının sebebi, tüm ülkelerde olduğu gibi, topraklarını savaşarak elde etmesiymiş. Eh, arif olana tarif gerekmez ama bu ülkenin ordusu çok çok güçlüymüş. Her bir asker yağla kaymakla, balla lokumla beslenir, en disiplinli şekilde, eğitimin en iyisini alırmış. Sadece bir asker varmış ki, çocuk ruhluymuş. Sevmezmiş savaşı. Asker olmaya babası tarafından mecbur edilmeseymiş katiyen gitmezmiş asker ocağına. Diğer askerler hep aynı kalıptan çıkmışçasına davranırlarken, bizimki sırıtırmış onların arasında. Gerçekten sırıtırmış ama. Komutan emrederken sırıttığı için kaç kere dayak yediğini kimse saymamış. Sonunda alışmış komutanlar, kendi haline bırakmışlar. Rüzgar …