04.04.2018

Bir kasa… Babası ona miras olarak şifreli bir kasadan başka bir şey bırakmamıştı. Küçük bir kağıda da şifreyi yazmıştı. Yani şifreyi vermeyecek kadar gaddar değildi en azından; ama kasadan sadece birkaç tohum çıkmıştı o kadar. Hiçbir tohuma benzemeyen, her birinden farklı şeyler çıkacağı belli, bir avuç tohum. Her birini farklı bir saksıya ekince, tohum sayısının otuz olduğu kesinleşmişti. Aylar geçti ve tohumlar çatlayıp hepsi değişik renk ve şekillerde olan bitkiler yüzlerini gösterdi. Biri hariç… Diğer tohumlar büyüdüler ve değişik meyve ve sebzeler ortaya çıktı. Her birinin tadı harikaydı ama o tohumdan bir şey çıkmamıştı. Artık tek ilgilendiği şey o tohumdu. …

Okumaya Devam Et

26.03.2018

İnce kılıcının ucunu yavaşça eğdi ve etrafı dinledi. Bir neşter kadar keskin ve üç balta kadar dayanıklı bir kılıçtı ama o bu kılıçtan nefret ediyordu. Aslında bütün kılıçlardan nefret ediyordu. Gerçi bir zamanlar kılıç kullanmak onun için bir tutkuydu. Kılıcı en iyi şekilde kullanmak istediği hala bir gerçekti. Kullanmak derken; kılıçla birisini öldürmek ya da yaralamaktan ziyade, karşısındakinin kılıcını kendi kılıcıyla engellemek, karşısındakini yenmekti mesele. Kılıcın keskin olması önemli değildi onun için. Önemli olan tek şey, elindekinin dengesinin iyi olması ve dayanıklılığıydı. Bu kılıç da tam istediği gibi bir kılıçtı ve zaten ona miras olarak kalmıştı. Harika bir kılıç yapımcısı …

Okumaya Devam Et