Mikrofonu eline aldığından itibaren, ağzına kadar dolmuş koskoca salonda çıt çıkmıyordu. Hiç de tuhaf bir şey değildi; çünkü yılların münzevi Kuklacı’sı ortaya çıkmış, neyi nasıl yaptığını anlatıyordu. Zaten sadece salondakiler dinlemiyordu onu. Dünyadaki tüm medya kanallarında tek gösterilen şey oydu. Altında bir ördek bulunan bir tekerlekli sandalyede otursa bile ihtişamından hiçbir şey kaybetmemişti. İnsanlar onu tanımasa durum değişebilirdi; ama bebekler bile tanıyordu onu artık. Estetisyenlere bir sürü erkek gelip; vücutlarını onunkine benzetmeyi talep ediyorlardı. Hatta kadınların bir kısmı da… Ona kimse benzemiyordu çünkü. Benzeyemiyordu… Vücudunun her yerine ucu ufukta kaybolan kukla iplerini simgeleyen, diğer yandan da bir örümcek ağının karmaşıklığındaki …