18.12.2019

Uyandığında kendisini bir kayanın iki metre ötesinde bulmuştu. Nerede uyuduğunu hatırlamasa da; bir kayanın dibinde uyuduğunu zannetmiyordu. Sahi, o nerede uyumuştu gece? Burası neresiydi ? En son hatırladığı neydi? Yoktu! Bu soruların hiçbirine bir cevabı yoktu. Yanına bir köpek geldi. Burnuyla dürtmeye başladı onu. Yanındaki poşetin içinde sevdiği, yiyebileceği bir şey olmalıydı. Kendisi de açtı. Eğer yiyebileceği bir şeyse köpekten önce kendisini düşünmeliydi. Evet… Üç kalem pirzola… Pirzola mı? Nasıl pirzola bulabilse de sokakta uyuyabildiğini anlayamamıştı. Üç dakikada bitmişti et. Kemiği de köpeğe attı. Çok geçmeden diğer köpekler de geldiler. Gürültülü bir ortamı sevmiyordu anlaşılan. Hemen oradan kalkıp gitmek için …

Okumaya Devam Et

17.02.2018

Bir kasaba uğramıştım. Bir kilo pirzola ve bir tam dil alıp çıktım. Çıktığımda, oturduğum kenar mahallenin çocuklarının sessizce etrafımı sardıklarını fark ettim. O kadar sessizdiler ki, onları fark ettiğimde çoktan etrafımdaki çemberi daraltmaktaydılar. Uzun boyumun avantajıyla bir adım atayım dedim, adeta su gibi akarak engellediler beni. Tuhaftı, hiç böyle yapmazlardı. Cebimden birkaç kuruş çıkartıp attım, kafalarını bile çevirmediler. Oysa can atarlardı daha önce attığımda paraları kapmak için Yaklaşıyorlardı… Bir miktar güç kullanayım dedim, çokluğun gücüyle baskın çıktılar. Baktım bir şey yapamayacağım, çaresiz, öylece beklemeye başladım. Ne yapacaklardı bana? Yiyecek değillerdi ya.

Okumaya Devam Et