Kırk iki yaşındayım ama garsonum. Hem de on bir yıldır yapıyorum bu işi. Sevdiğimden falan değil, sadece en az nefret ettiğim için. Pek fazla düşünmeyi gerektiren bir iş değil ne de olsa. Sipariş al, sonra siparişleri mutfağa aktar, sonra da yapılanları sahiplerine taşı. İnsanlara nazik davran, söylediklerini kişiselleştirme gitsin. En kolayı da o vallahi. Oysa bizim garson arkadaşların en çok zorlandıkları şeydir. Onun için benim kadar uzun yıllar boyunca garson kalana rastlamıyorum pek. Gerçi çok sık yer değiştiriyorum. Öylesine ama… kendi isteğimle. O gün hayatımda ilk defa bir şeyi kişiselleştiresim tutmuştu. O kadar bağırtı çağırtı işittikten sonra, öyle iltifatlara maruz …
Etiket: #şarkı
23.06.2023
Yeni bir hayata başlamanın heyecanını kendi ayaklarının yere aceleyle vuruşunda hissediyordu. Yumuşacık tüylü bir taya benziyordu. Henüz nallanmamış ve elbette yuların ne olduğunu bilmeyen bir taya… Oysa o yuların, dizginin, hatta kırbacın ne olduğunu çok iyi biliyordu. Yok, emin olun öylesine söylemiyorum. Gerçekten biliyordu. Sahipleri ona üçünü de somut olarak tattırmışlardı. Sahiplerinin çocuklarının deneysel projesiydi çünkü. Eh, bunda şaşacak bir şey yoktu. O yontulmamış canavarların başlarında onları yontan bıçaklar yoktu ki. O bıçaklar da yontulmamıştı çünkü. Yontulmayınca da onu kırıyorlardı böyle işte. Onun bir bıçak olacağı yoktu. Bıçak olmak için değil de o bıçaklar tarafından kesilmek, işlenmek için yaratılmıştı. Biliyordu …
13.07.2020
Sakin bir kadındı. Balkona çıkıp sakin ama işitilebilir bir sesle, daha önce hiç duymadığım bir şarkıyı söyleyeceği hiç aklıma gelmezdi. Birisi için söylüyor olmalıydı bu şarkıyı. Belki de onu hiç duymayacak, en azından o an duymayacak birisi için… Yine de onun için önemli değildi. O şarkıyı o an söylemese içinden bir şey basınç yüzünden yok olacakmış gibi hissetmiştim. Şarkının içeriğinin önemi yok. Artık yok; çünkü o kadın o şarkıyı söyler söylemez, onun hafızamda bile kalmasının kadına saygısızlık olduğuna hükmederek unutuverdim.