Küçük bir çocuktu daha. Yedi yaşındaydı. İkimiz de yedi yaşındaydık, birinci sınıfa başlamıştık. Arkamda oturuyordu. Ona bakacağım diye devamlı kafamı çevirmek zorunda kalmamak için bir türlü aynı sırada oturmayı istemeye cesaret edemesem de bunu bir gün yapacağımı biliyordum. O da kabul edecekti bence. Niye etmesin ki? Sırasına eğilmiş öğretmene bir şeyler anlatıyordu her zamanki gibi. Okulun ikinci haftasındaydık ama her zaman böyle yapacağı şimdiden belliydi. “Siz bana öğretmiyorsunuz ki öğretmenim…” “Peki neden öğretmenim diyorsun bana?” “Herkes öyle dediği için. Ama siz bana öğretmiyorsunuz yine de.” “Ne yapıyorum o zaman?” “Benden izin istiyorsunuz.” “Ne için?” “Okumam, yazmam hesap yapmam için.” Öğretmenimiz …