“Bu kuş, arkadaşlar, diğer kuşlara benzemez! Bir kere şakıdığını bir daha tekrarlamaz…” Çok kalabalık bir yerde, bilinen bir çarşıdaki tezgahlardan birinin başında, işte bunları haykırıyordu genç bir adam. Bir kuşa baktım bir ona… Kuş küçücük ve zarifti. Adam kocamandı, sesi de çatlaktı. Kuşu sadece satmak için getirmişti yanında. Zaten ikisini birleştirebilecek tek vesile bu tarz bir vesile olabilirdi ancak. Şuncağızdan hiçbir şey öğrenememiş miydi? Hödüklüğü, kuşun yanında daha bir belirginleşiyordu ne hikmetse. Hiçbir kuşa benzemeyen bu kuşun adı zarafet olmalıydı. Üstelik, bu kalabalıkta sesi de çıkıyordu. Dingin; ama neşeli, duyulur; ama tiz ya da pes olmayan… Ve evet… Bu hödük …